Eskiden bayram öncesinde bir hazırlık olurdu. Hem evlerde, hem mezarlıklarda…

Bayramlıklar alınırdı. Bayram öncesi kurulan pazarlarda heyecanlar yaşanırdı. Mezarlıkları ve evi temizlemek lazımdı. Gelecek olan misafirler için baklavalar hazırlanırdı. Evlerin etrafında temizlik yapılırdı.

Uzaktaki akrabalar ziyarete gelirdi. Onların yatacakları yerler hazırlanırdı.

Şimdi bayram gelmeden önce bakıyorsunuz tatil firmaları reklamlar yapıyor. Yurtdışına çıkmaya hazırlanıyor insanlar.

Bakıyorsunuz ki sevenlerimizi aramaktan uzaklaşmışız.

Çok olsa toplu mesaj atıyoruz. Hatta pek çoğumuz sadece sosyal medyadan bir mesaj yayınlıyor. Beğeni yaptığımızda “bayramlaşmış” oluyorsunuz.

İletişim imkanları genişledi, araçlar üst model oldu ama insanlıktan uzaklaşıyoruz.

Birbirimizden ayrılıyoruz.

Aslında iletişim imkanlarımız eskiye nazaran çok üstte. Ama birbirimizin derdinden bile haberdar değiliz.

Bayramda bile mezarlık ziyaretinde bulunmaktan aciziz.

Birbirimizden uzaklaşıyoruz.

Bayramlarda kavga eder olduk. Oysa bayramlar barışmak için fırsattır. Biz tam tersini uyguluyoruz.

Bayramlar bayram değerini kaybediyor sanıyoruz. Oysa biz insani değerlerimizi kaybediyoruz.

Birbirimizi sevmiyoruz sadece birbirimizden haberimiz var o kadar.

Küçükken çocukların bayramı olurdu. Şimdi sadece esnafın umudu var. Karasu için esnaf para kazanacak inşallah. Aylardan bu yana sıkışık olan Karasu piyasası belki açılır.

Bayramdan feragat etmek zorunda kalan esnafın umudu bayram.

Bizim ise korkulu rüyamız.

Trafikten korkuyoruz, park yeri bulmaktan koruyoruz, elektrik bile yetmiyor bayramlarda.

Bu bayram bir farklılık olsa keşke.

En azından çocuklara ve yaşlılara ayrı ihtimam göstersek.

Birbirimizi en azından bu bayramda arasak.

Toplu mesaj atmak yerine uzaktakileri arasak, yakındakileri ziyaret etsek.

Sokakta gördüğümüz, tanıdığımız tanımadığımız herkese “hayırlı bayramlar” dileyebilsek.

Hoşgörülü olsak.

Hayat bayram olmaz belki ama bayramlar hayat bulsa.