Acı düştüğü yeri yakar. Ölüm ateşinin düştüğü yere bizim yaptığımız taziye sadece bir tesellidir. Hatta kişinin manevi yönden kendini de tatmin etme olayıdır bunun adı. İki haftadır Karasu Öncü Gazetesi ve Karasu Haberleri’ne uzağım. Tatil nedeniyle kendime kafa izni verdim. Allah’ı var bizim gençlerin, ne aradılar ne sordular. “Neredesin ağabey, neden yazmıyorsun” derler diye bekledim, nafile. Demek ki duygusallık biz yaşı kemale ermiş olanların yakasına yapışmış bir apolet. Bu süreçte gazetenin genç patroniçesi halasını kaybetmiş. Hala, baba yarısıdır derler. Ben de halalarımı kaybettiğim anlarda az gözyaşı dökmedim. Ayşenur’un bu ölümdeki ruh halini anlayabiliyorum. Ona başsağlığı dilerken halasına da Allah’tan rahmet dilerim. Acılar kervanında bizim ile de uzanmak isterim. Sakarya yeşil-siyah bir renk olan Amigo Ersin’i kaybetti. Ersin, yaşam makinasından yaşama tutunamadı ve 66 yaşında aramızdan, yeşil-siyah tribünlerden koptu. Geçen hafta sonu ölümle biten acı reçetesinde bir zamanlar Sakarya futbolunda, eğitim dünyasında, teknik adamlık listesinde ismi olan, Mete Şen hocayı, onun yanı sıra Sakaryaspor alt yapısında forma giymiş Recep Çimen’i de kaybettik. Spor yüklü bu ölümler peş peşe gazete sayfalarını, yürekleri dağladı. Dedim ya acı düştüğü yeri yakar. Acı düşen ocaklara sabır dileyerek izninizle ben Karasuspor’a doğru yol alacağım.

BUGÜN SARI-KIRMIZI TOP BAŞI VAR

Gecen yılki kadrosu teknik adamdan tutun da oyuncu bazında da büyük ölçüde yinelenen Karasuspor, BAL mücadelesi için kapılarını bugün yapacağı idmanla futbola açacak. Kongre yapma kararı alan, bu yoldan yönetim kadrosunu güçlendirme adımları atılan Karasuspor’da, kongre adımlarına beklenen tepki gelmeyince, eski yönetimin başı konumunda olan Mazlum Yüksel önderliğinde sarı-kırmızılı BAL macerası bugün itibarıyla start verecek. Başkan, “Gelecek vaad eden gençlerle yola çıkacağız, kuracağımız kadro, ses getirecek bir Karasuspor’u sahalara taşıyacak” diye bir not koydu önümüze. Sezon başı iyi niyeti, iddialı adımlar adına ortaya koyduğu yeni sarı kırmızılı düşünce, umarım zamanla kendini kanıtlar.

FUTBOL SEVGİ, FUTBOL FİLİM, FUTBOL BİR TİYATRO

Bizim eve uygun terim mi, yukarıdaki dizeler içinde yer alan futbolun tribün resmi? Bu konuyu futbol konuşulunca, iyisiyle kötüsüyle gündeme taşırız. İyisini gördüğümüzde alkışlarız, kötüsünü gördüğümüzde derin derin düşünürüz. Neler oluyor bize? “Tribün terörü her yerde var” diyerek, az var çok var diye bir kritere mahkum etmeden, ben bu işin içinde gözüme çarpan bir güzellik üzerinden kapınızı çalayım. Galatasaray’ın Danimarka temsilcisi ile oynadığı karşılaşmada kızlı erkekli tribünlere takıldı gözüm. Ya Rabbim o ne güzel manzara, şarkılar türküler eşliğinde takımlarına tribünden sevgi desteği gönderiyorlar. Ben buna benzer bir filmi kızım Liecteinstain’de iken Rusya maçında da görmüştüm. Biralarını içen, sevgilileri ile kucaklaşan taraftar gruplarını görünce ne yalan söyleyeyim onlara gıpta etmiştim. Biz neden böyle olamıyoruz, biz de her maç sonrası takımlara kötü tezahürattan sonra neden para cezası yağıyor? Ben söyleyeyim, eğitim, eğitim... Sevgiyi doğru göstermekten yoksun olmak, hep kazanma hırsı, bizi oynanan oyunun bir tiyatro, bir sinema gibi olduğunu bir türlü hatırlatamıyor. Tribünlerin bizde de kızlı erkekli el ele kol kola, sarmaş dolaş olarak, takımlarına tribünden sevgi uzatacağı günlere ben buradan, el sallıyorum. İnsafsız olmayayım bizde de bu uğurda atılan adımlar var. Biz bu adımların çoğalması adına, Avrupa’daki gözümüze çarpan bu konudaki güzel resimleri hatırlatma gereği duyuyoruz.