Şehirlere göre risk haritası her hafta güncelleniyor. Yaklaşık 15 günde bir de değişiklik gösteriyor. Sakarya, haritaların açıklandığı ilk hafta 100 binde 76 oranlarındaydı ve yüksek riskli şehirler arasındaydı. İleriki dönemlerde bu oran 103 civarına yükseldi ve çok riskli şehirler klasmanına yükseldik (!) Bu hafta ise 140 seviyelerine yükseldi. Marmara’nın parlayan yıldızı olma konusunda emin adımlarla ne yazık ki ilerliyoruz.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, normalleşme takviminin risklere göre yerinde karar şekliyle seyredeceğini belirtti. Peki haftalık veya 15 günlük değişkenlikler gösteren risk haritasına bağlı olarak normalleşmeler nasıl şekil değiştirecek? Diyelim bir hafta önce çok riskli sıralamasında bayrağı taşıyan Sakarya, 15 gün sonra orta riskli şehirler arasında yer alsa ve 15 gün sonra yeniden yüksek riskli olsa…

Okulları bir açıp bir kapatacak mıyız? Dükkanına malzemeyi yığan esnafı 2 hafta sonra yeniden mi evine yollayacağız? Sosyal medyada gezen espri gibi, çocuklar ilk derse girip ikinci dersin teneffüsüne çıkınca tatil mi edeceğiz? Bu cumartesi sahile gidip, haftaya yasak olunca eve mi kapanacağız? Asansör misali inip çıktıkça kemer gevşetip sıkacak mıyız?

Dengeyi kurmak zor bir terazi. Bir tarafta sağlık bir tarafta ekonomi. Kapitalist ülkeler, Pandeminin başında şu mantıkla hareket etti ve çekinmeden de devlet liderlerince zikredildi: “Ülkenin yüzde 1’ini kaybedeceğim derken yüzde 99’unun ekonomisini bozamam!” Tartışmaya açık. Hükümetimizin de işi kolay değil.

Bir yanda artan vakalar, bir yanda aylarca kapalı kalan ve dükkanını boşaltmak zorunda kalan, ekonomik buhrana giren esnaf. Siz olsanız ne yapardınız? “15 gün eve kapatırdım, kökünden çözerdim” demeyin. Bekara eş boşamak kolay. Devletin, eve kapatacağı ülkeye 15 gün bakacak ekonomik gücü de yok, Türkiye’de faaliyet gösteren dev şirketleri 15 gün uykuya geçirecek kuvveti de…

Benim önerim mi ne? Koca ülkeyi sürü gibi yönlendirmeyle değil bireysel çözülür bu mesele. Önce İNSANLIĞA saygılı olacağız. Sokakta ceza ödememek için gösterdiğimiz zorunlu hassasiyeti evlerde de göstereceğiz. Toplu ziyaretler, akraba deyip tokalaşma, sarılmalardan kaçınacağız. Bu iş tavandan değil tabandan çözülür. Lütfen küçümsemeyin bu dediklerimi, mikrobu önce evimizden kovacağız, sonra sokaktan…