Sene 1986… Rahmetli Niyazi Kırmızı Abi ile eczane çalıştırıyoruz. Sıcak bir yaz günü… Rahmetli Dr. Emin Bey, heyecan ve stresle, aceleci bir tavırla eczaneye girdi. Ve tipik şivesiyle;

- Ula Niyazi, ha bu reçetede ne yazıyor bir oku.

 

(Doktor bey bir hastasına reçete yazmış, hasta ilaçları alıp kullanınca yan etki görmüş ve baygın halde tekrar doktora geri getirilmişti. Ancak gelirken ilaçlar getirilmeyip sadece doktor beyin yazdığı reçete getirilmişti. Emin Bey de hastanın kullandığı ilaca göre hastayı tedavi etmek istiyor. Ancak ne var ki reçete okunacak gibi değildi.)

 

Niyazi Abi gözlüğünü takar ve reçeteye bakar:

- İyi de doktor bey bu zaten senin reçeten ya.

- Niyazi, ben onu biliyorum, sen bana reçeteyi oku.

Doktor bey pür telaş, ama Niyazi Abi gayet sakin…

- İyi ama doktor bey, bak reçeteyi kötü yazınca böyle oluyor işte.

- Yahu Niyazi, ne olur hasta komada, sen şunu bir oku, ben gene gelirim konuşuruz…

 

Sözü daha fazla uzatmayan Niyazi Abi reçeteyi okuyor ve D. Emin Bey de aynı telaşla gidiyor. Ama iki yaş daha yaşlanmış olarak...

 

*** *** ***

 

Yine bir gün, uyanık bir hemşerimiz Rahmetli Dr. Haluk Abime reçete yazdırmış ama ineğinin ilaçlarını…

 

Aradım Haluk Abimi, sordum;

- Abi bu inek bu ilaçları nasıl kullansın?

- Yakup ne biçim konuşuyorsun. Hastaya inek deme.

- Abi iyi de bu ilaçlar inek ilacı…

 

(Adam hasta olan ineğinin ilaçlarını Bağ-Kur karnesinin içine koymuş. Ve doktora benim ilacım deyip yazdırmış. Haluk Bey de iyimser davranıp sorgulamadan ilaçları yazmış.)

 

*** *** ***

 

Eczanemin kapısı önünde, o zamanlar bir okulda hademe olan bir kişi, boş vakitlerinde seyyar köftecilik yapıyordu. Ben de ara sıra dışarı çıkıp onunla sohbet ediyordum. Yine bir gün açıkgözlülüğüyle meşgul bir hemşerim köfteciye:

- Bana şuradan beş liralık köfte versene, yüz liranın üstünü ver… Ben sana yüz milyonu sonra veririm.

Köfteciyi bilmem de, ben şahsen “Nasi?” demek zorunda kaldım.

 

*** *** ***

 

Yine pazarın kurulduğu bir gün sabah çok erken eczaneyi açmıştım. Yakın köylerimizden olduğunu sandığım bir hemşerim eczaneye daldı:

- Burası berber dükkânı değimli ya?

- Yok ağabey eczane…

- O zaman siz traş da etmiyorsunuzdur?

Ben maalesef bu sefer cevap veremedim. İyi Haftalar.