+ Ne hediye aldın?

- Ne alacağımı bulamadım ben de para verdim.

Para hediye edeni gördünüz mü? Ben gördüm. :) Ne kadar anlamlı ve anlamsız değil mi?

Özel günlerde sevdiklerimize para hediye etmek çok anlamsız ancak aslında bir anlamı var. Para hediye etmek, insanın sevdiğini ya tanımamasıdır ya da ince düşünememesidir. Hediye almak bile özel bir düşünce ve hayal gücü gerektirir. Bu inceliğimizi nasıl kaybettik?

Dünya’mızın tam anlamıyla sanallaşması televizyon ile başladı. O dönemlerde insanlar ekrana kilitlendi ve yavaş yavaş birbirlerinden koptular. Evet, ailesi ile sohbeti ya hiç olmuyordu ya da kısa oluyordu. Sohbet etmek insanların birbirlerini tanıması için en iyi yöntem olduğu için insanlar artık birbirlerini tanımamaya başladı. Hatta “Geçen evde elektrikler kesildi. Bizim ev ahalisi ile sohbet ettik. İyi insanlarmış.” espirilerini duymuşsunuzdur. :)

Günümüzde ise küçük yaşlarda internet ile ailemizden kopmaya başlarız. Ailesine değil internete güvenen, hatta ailesinden çok internet fenomenlerini tanıyan bir hale geldik. Eğer çocuğunuz sizle sohbet etmekten daha çok internette vakit geçiriyorsa yani aranızda güçlü bir iletişim yoksa çocuğunuzu siz değil internet fenomenleri yetiştiriyor demektir. Bu çok uzun bir konu ve buna ayrı bir köşe yazısı gerekir. Sadece lütfen dikkatli olalım. Çocuklar bizim geleceğimiz.

Konumuza dönecek olursak, Osmanlı dönemlerinde insan sevdiği kişiye ayna hediye ederdi. “Senden daha güzel bir hediye bulamadım.” anlamını taşırdı. Bir de hediyenin üzerine kişinin ismini yazdırırsanız tadından yenmez. :) Gümüş ayna, kemik tarak gibi birçok özel hediye ve anlamlarını yazabilirim. Ancak yazı uzayacak gibi bu yüzden burada duralım. :)

Sevdiğiniz kişiyi ne kadar çok tanırsanız o kadar çok fedakâr ve sadık olursunuz. Zaten fedakâr ve sadık değilseniz, sadece kalbiniz değil siz de bir taştansınız. Eski zamanlarda güzel ve uzun saçları olan bir kadın, sevdiğinin saatine zincir alabilmek için çok sevdiği saçlarını kesip sattı. O sırada adam ise sevdiğine gümüş tarak alabilmek için çok sevdiği saatini satıyordu. Geriye kalan anlamlı bir zincir, bir tarak ve kocaman iki kalp kaldı. Yaz dostum, güzel sevmeyene veya aldatana adam denir mi?

Bir yazının daha sonuna geldik. :) Yazının sonuna Fuzûlî’nin çok sevdiğim gazelinden bir beyit bırakıyorum. Ayrıca yazmamı istediğiniz bir konu var ise yorum kısmına yazabilirsiniz.

Esen kalın.

Mende Mecnûn’dan füzûn âşıklık isti’dâdı var,

Âşık-ı sâdık menem Mecnûn’un ancak adı var.

Fuzûlî