Düğün mevsimi açıldı, fındık veresiye eşya alımları da başladı, düğün senetleri de imzalandı. Geçen yıldan fındık parasını düğüne ayıranların hesabı bu yaz tutmadı, üstüne ya kredi çekti ya da başka çözüm yolu buldu. Şimdi düğün var, düğün var… 300’e de var 500’e de var, 1 milyona da var.

Biz halk hesabı yapalım. Bu yazıyı yazdığım 20 Haziran Pazartesi günü güncel fındık fiyatı Sakarya’da 37 lira ile 37 lira 80 kuruş arasındaydı. Bir tonu eder 38 bin lira diyelim. En mütevazi düğün, içerisinde salonundan eşyasına, takısından anahtar teslim içeri girip oturmasına hesap edersek minimum 200 bin lirayı bulsa (bu paraya düğün yapılırsa ne ala da) hadi yapıldı diyelim. Gitti 5 buçuk ton fındık. Şimdi kız tarafıysan hesap ayrı, erkek tarafıysan ayrı. Eee bir de bir yıllık geçimine ayıracaksın 1,5 - 2 ton fındık ki aylık bir asgari ücrete denk gelsin. Geçinirsen tabi… Etti sana 6-7 ton fındık. Kredi borcun ya da kredi kartı borcun da varsa gitti 1 ton daha. Etti 8 ton. Karasu’da 8 tonu aşın fındık alan kaç çiftçi var? Şimdi soruyorum razı mısınız kilosu 45 liraya?

MEMUR SİYASET YAPAR MI?

Bir eğitimci ağabeyim, yıllar önce “Benim cumhurbaşkanım memur, birinci memur siyaset yapıyorsa ben de yaparım” demişti. Haklı da… Siyasi cumhurbaşkanlığına geçişten sonra zamanla siyaset yapan memur sayısı da arttı haliyle. Kürsüde değil kastettiğim. Sosyal medyada, okulda, dairede, sosyal platformlarda alenen yapanlar arttı.

Şahsi görüşüm hiç de yakışık bir durum değil bu. Hangi parti olursa olsun, kim olursa olsun öğretmen, memur, makam sahipleri kendini hükümete, muhalefete değil vatandaşa hizmete versin. İlçemizde de bu konuda çok öne çıkan isimler var. Hatta terbiyesizlik boyutuna çıkan paylaşımlar da yapıyorlar. Allah muhafaza, herkesin elinde isim listesi var. Günü gelince listeler masaya konacaktır. Açıkçası ben memur olsam o listenin ne başında ne sonunda olmak istemezdim. Benden söylemesi…

BAŞIBOŞ KÖPEKLER

Yıllardır ilçemizde başıboş köpek tartışması sürer durur. Kimi “Köpek terörü” der, çözüm sunamaz, kimi de “Köpeklerin doğal yaşam alanını biz bozduk” der, köpeklere toz kondurmaz. Pazartesi günü yaşlı bir amcamızın eli ve kolu köpekler tarafından parçalandı. Çok kişi bize ulaştı. Her konuşmada da “İnsan mı, köpek mi” kıyaslaması yapıldı. Çözümü ne yazık ki kanunen ve vicdanen yok.

Neden yok? Belediyeler kanununa göre, hiçbir belediye, sokak hayvanlarını veya doğada yaşayan SAĞLIKLI hayvanları alıp hapsedemez. Peki köpek ve hayvan barınakları ne işe yarar? Şu işe yarar efendim:

Bedenen, ruhen veya psikolojik olarak yara almış hayvanları toplar, tedavi eder, iyileştirir. Kanunen de DOĞA YAŞAM ALANINA bırakmak zorundadır belediyeler. Hastalıklı, sakatlanmış, yaralanmış, vurulmuş, dövülmüş, istismara uğramış hayvanların tedavi merkezidir barınaklar.

Barınağımızdaki hayvanların beslenme masrafının aylık 20 bin liraları geçtiğini biliyor muyuz? Bir hayvanın kısırlaştırılma maliyetinin 350 lira ile bin 500 lira arasında olduğunu biliyor muyuz? Peki çevre ilçelerden kamyon kamyon köpeklerin ilçemiz sınırlarına bırakıldığını biliyor muyuz? Çoğunuz “Hayır” cevabını verecektir.

Yani belediyelerden beklentimiz bu konuda maalesef olamayacak. Sadece kısırlaştırmada beklenti içinde oluruz ki çoğalmasınlar. Ama ilçe dışından sürekli köpek getirip, salıp gidiyorlar. Kısırlaştırsan ne fayda? Peki ne yapacağız? Dedim ya kanun dışı, vicdan dışı mı davranılacak? Yani? Sen de kamyonla dağa, taşa bırakacaksın ya da… Söylemek bile istemiyorum. İki ucu tutulamaz değnek işte. Ben bile çare bulamadım. Dileriz ki bir daha köpeklerin saldırma haberi yapmayız.

LONGOZ İYİ GÜZEL AMA…

Ülkemizin hatta dünyanın sayılı su basar ormanlarından Acarlar Longozu’na güzel makyaj yapıldı. Giriş de ücretli oldu. Varsın olsun, yeter ki bakımlı, temiz olsun. Ama güvenlik zaafına çözüm bulunması lazım.

Longoz girişindeki yolun fiziki yapısı çok kötü. Karasu’dan gelirken daracık bir köprüden geçiyorsun, virajı dönüyorsun ve hop karşına longozun giriş kapısı çıkıyor. Kaynarca istikametinden gelsen, yokuş aşağı ne güzel yapıştırmışsın 80-90 (!) geliyorsun, viraj, zaten yokuş aşağı iniyorsun hop karşına yine aynı giriş geliyor. Fren tutmaz, sollasan olmaz. Gümmm kaza!

Kurallara uymayanları kast ettim zaten, kurala uysan zaten hacet yok. Ama longoz girişi yapılırken 3-5 metre içeri alınsa, yolcu indirme bindirme yeri yapılsa bir nebze olsa tehlike aza indirilmiş olurdu. Geçti artık.

Karşısı otopark. Yaya geçidi çizilmemiş, yayanın hukuken haklı olabileceği bir geçiş yok. Kasis yok, hız kesici banket yok, uyarı levhası yok (Dikkat insan çıkabilir gibi).

Duyumlarımıza göre jandarma durumu karayollarına bildirmiş ama karayolları tehlikeli durum yoktur gerekçesi ile herhangi bir adım atmamış. Lakin Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin de bir önlem alacağını ve çalışma başlattığını da öğrendik. İnşaAllah kimsenin canı yanmadan çare bulunur longoz girişine.

GİTTİ LUNAPARK, GELDİ MİNİPARK

Karasu’nun yıllardır simgesi olan lunapark kaldırıldı. Hukuken yapılması gerekendir, eleştiremeyiz. Fakat yerine yapılması planlanan yaşam merkezini maliyeti, ülkemizdeki hiper enflasyon nedeniyle artınca belediye bu projeyi şimdilik rafa kaldırdı.

Bulunduğu bölgeyi hem ekonomik hem nüfus olarak besleyen lunapark, Doğu ve Batı Karadeniz caddeleri ile çarşıdan yürüyerek gelen vatandaşların güzergahındaki işletmelere de ekonomik katkı sağlıyordu. Bir de işin çocuklar ve gençler tarafından eğlence boyutu da var.

Şimdi lunapark alanı boş kaldı. Otopark yapılacak denildi. Lunaparkın da Akkum mevkiine kurulabileceği söylentileri gezdi. Görülen gerçek şu ki, lunaparkın yerine küçücük bir yeşil alan parkı kondu. İlk olarak bize fotoğraf atıldı, ardından geçerken gözümüz ilişti. Gerçekten komik bir durum olmuş. Yapacak bir şey yok, sırayla kayıp, sırayla sallanacak çocuklar bu yaz.