Büyük bir heyecanla beklenen Karasu Esnaf ve Sanatkârlar Odası seçimini nehayetinde geride bıraktık. Belediye seçimlerinin ardından bence ilçemizin en büyük seçimi. Kayıtlı bin 771 esnafın oy kullanacağı bir seçim. Diğer odalarda aynı heyecanı her zaman görmek mümkün değil. Seçim öncesinde de bir değerlendirme yazısı yazmak uygun olmazdı, seçmen her kelimeden etkilenebilecek ya da sözün sahibine tavır alacaktır. Bu süreçte alınganlık bol olur.

Sonucu ne etkiledi? Neden 26 yıllık bir düzen bozuldu, neden tercih Cihan Emre oldu, Hüseyin Can faktörü hangi cepheyi etkiledi. 90 dakika sonundaki yorumcular gibi olacak ama seçim öncesi de seçim sonrası da sayısız kişi arayıp bize “Siz habercisiniz, az çok bilirsiniz, sonuç ne olur?” sorusunu yöneltti. Haberci olunca malum oluyor demek. Sokakta konuşulanlar, bize sorulanlar, tarafların anlattıkları, hepsini bir kazana koyalım. İşte sokakta bunlar konuşuldu, elçiye zeval olmaz:

Öncelikle şunu belirteyim. Bu benim tamamen şahsi fikrimdir ve bu konuda da kesin fikirliyim. Bu seçim bir siyasi seçimdi. Ortaokul yaşına inmiş siyasetin olduğu bir ilçede kimse kendini kandırmasın. Biz de esnafız, biz de oy kullandık. Kalbimizdeki aslanı geçelim basın terazisine koyalım gerçeği.

20 yıllık iktidardan önce göreve gelmiş 26 yıllık bir ağır taş İlyas Balcı. Seveni var, sevmeyeni vardır herkes gibi. İşinin artık erbabı, ağırlığı, siyasi birikimi… Neden göreve layık görülmedi. Seçimlerde seçmenin etkeni çoktur. Çay ısmarlarsın kalbini kazanırsın, dalgınlıkla karşı kaldırımdan gider, dükkanına uğramazsın oy kaybedersin. Bunlar ufak şeyler.

Dedim ya siyasi bir seçim ise, mevcut durum, vatandaşın ve esnafın darboğazda oluşu mu İlyas Abi’ye olumsuz etken oldu? Cevabını vermek zor. Dedim ya sokakta konuşulan, fısıltı gazetesi, bizden daha etkin bir kuvvet. Oda başkanları ve muhtarlar, kolay kolay değişmeyebilir. Bariz hatası olmayan görevden alınmaz. “Bana yararı da yok, zararı da yok, düzen bozulmasın” denir ve oy verilir sorgulanmadan.

Ama işe siyasi bakıldığında bu bir çözülmenin ilk ilmiği mi sorusu da akla gelir. Sokaktaki klişe söz: “Tepki var”… Peki neden? Herkesin bahanesi kendine göre haklıdır, saygı duyarız. Tecrübeli bir isim, pazar günü de kürsü de kullandığı söz şuydu İlyas Abi’nin: “Kararı ben tek vermiyorum, yönetimim devam edelim”…

O zaman her türlü sonuca hazırlıklı olunacak. Maç üç ama seçim iki ihtimallidir. Genelde bize şu yorumlar yapıldı: “Madem yönetim heyecanlı ve göreve arzulu, o zaman İlyas Balcı, yönetiminden birine “Gel sen aday ol, ben de açıkça destekçinim” deseydi kazanılırdı” Doğruluğunu yaşamadan bilemeyiz, bir yorum…

Peki Cihan Emre cephesi nasıl? Üç yıldır Viyana kapısını zorlayan ordu misali. Oda başkanlığında tabii ki acemi ama seçime girmek ve kapı zorlamada artık usta bir isim. Genç esnafın şahsi görüşüm direkt tercih ettiği bir isim. Sosyal medyanın gücü, “Bizim Cihan” samimiyetinin bir sonucudur kazanması. Vatandaş da esnaf da sırtına dokunanı sever. Örnekleri sayısız siyasette. Viyana’yı kuşattı, kuşattı en sonunda kapıyı açtı. Hayırlı olsun, Allah yardımcısı olsun. Üzerinde çok fazla baskı ve denetim olacak. En ufak hatası iki kat eksi yazdıracak. Kendisi kadar yönetiminin de hassas olmazı şart.

Cihan Emre’nin bir direnişin simgesi gibi görüldüğü kesim de var. Dedik ya seçim siyasiydi. Aslını kimse inkar etmesin, yok yere de yalan söylemesin adayların arkasındaki isimler. Sosyal medyadaki ve haberlerimizin altındaki yorumlara baktığımızda işi ulusal siyasete kadar götürenler olmuş. O halde fitil ateşlendi mi sorusu da akla gelmiyor değil. Devamı gelir yani öyle mi?

Hüseyin Can… Karakter olarak iyi biri, usta bir esnaf, hakkında olumsuz bir şey duymadım. Tanıyorduk, daha da tanıştık. En büyük handikapı sahaya geç çıktı. Kendisine teklif götürenlerin, başka bir isme gittiğinde “Şimdimi gelinir, bir sene önce deseydiniz, saha hazırlığımızı yapardık” diyerek teklifi reddettiği dedikoduları var. Doğrumu değil mi, şahit olmadığımız için bilemeyiz.

Hüseyin Abi’nin karşısında artık 26 yıllık bir lider, bu lideri de devirmeye çalışan ve üç kez Viyana kapısını kuşatmış deneyimli ve tedarikli bir ordu misali Cihan Emre vardı. İki rakibi de zordu. Yine hatırlatalım siyasi bir yarıştı, arkasındaki cephe bunu hesap etti mi etmedi mi bilinmez. Yarışa renk kattı, onur kattı, örnek bir aday oldu. Güzel bir yönetimle çıktı kürsüye ve kısa sürede iyi de taraftar topladı. Hüseyin Abi’ye ayrıca teşekkür ediyor ve bir büyüğüm olarak elini bile öpmeyi kendime yakıştırıyorum.

Bize gelen ve sokaktaki genel kanı ise şu oldu; ittifakın iki başkanı bir oldu bir aday çıkaramadı mı? Bölünme kime yaradı? Cihan Emre’nin en büyük avantajı kuşak farkı oldu. Genç esnaf, kendi iradesiyle oy verdiyse tanıdığı isim Cihan Emre’ydi. Eğer ana babasının “Şu kişiye ver” talimatıyla oy verdiyse zaten oyun gittiği yer belli.

Hüseyin Can, jenerasyon olarak muhtemelen Balcı’nın oyunu kendine çevirdi. Bir adaya tepkisi olan tercihen en yakını seçecektir. Belediye seçimine benzer bir sonuç çıkar diyen de olmuştu. Mehmet İspiroğlu ve Kerem Erksoy birbirini böler, İshak Sarı aradan sıyrılır misali, genelde İlyas Balcı’nın aradan zaferle çıkması bekleniyordu. Tahminler bu sefer tutmadı.

Ama aradaki en büyük fark ise şu: İshak Sarı, çoğunluğun oyuyla gelmişti. Yani 20 bin civarı, İspiroğlu ve Erksoy’un oyları ise 19 bin civarıydı. Cihan Emre ise azınlığın oyuyla geldi, 500 oy aldı. Karşısındaki iki adayın oyu ise 706. Yani 706 esnafın karşısında bir başkan. Denetimi çok, tepkisi bol olacak çalışmalarında ve açıklamalarında. Bu da gösteriyor ki, üç adaydan ikisi birbirini kırdı, biri aradan sıyrıldı.

Hesaplar ne yönde yapılmıştı bilemiyoruz. Duyumlarımız sadece dedikodudan ibaret kalır, öngörü ya da yorum olarak bu haliyle yazabiliriz. Ama hesap kitap iyi yapılmalı. Başkanlar anlaşabilseydi tablo değişik olabilirdi. Bu saatten sonra herkes takkesini önüne alacak ve düşünecek. “Ben nerede hata yaptım” diye. Cihan Emre ve yönetimine de hayırlı, uğurlu olsun. O artık her esnafın başkanı. Layık olsun, Allah yardımcısı olsun.