Geçtiğimiz hafta Kaymakam Dr. Ahmet Naci Helvacı ile Belediye Başkanı İshak Sarı, Ankara’ya giderek bir dizi ziyarette bulundu. Helvacı ve Sarı, Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürü Halil İbrahim Topçu ile bir araya geldi. Bu görüşmenin Karasu’ya fen lisesi kazandırmak adına bir ziyaret olduğu kesin. Helvacı’nın eğitime, sanata ve kültüre nem veren bir yapıya sahip olduğunu biliyoruz. Gençlere önem veren çalışmalara ve projelere yönelik adım atan bir yönetim anlayışına da sahip. Fen lisesi için girişimleri başlamıştı. Geçtiğimiz sayılarda da Öncü Karasu Gazete’nizde ve Karasu Haberleri internet medyanızda da bu konuya dair haberini işledik.

Ankara ziyareti olumlu sonuçlanır mı, kısa vadede beklentilerimiz gerçekleşir mi merakla bekleyip göreceğiz. Fen lisesinin ne şekilde kazanılacağını az çok hepimiz biliyoruz. Sadece talep, dilekçe ile olmuyor. Bu işin idari kanadı var, eğitim kanadı var, ekonomik tarafı var ve siyasi yönü var. Belediye’ye düşen ciddi bir rolü de var. İshak Sarı’nın Milli Eğitim Bakanlığı ziyaretinde Kaymakam Helvacı’nın yanında olması da “O iş tamam” mesajı veriyor gibi görünüyor.

Fen lisesini bir okul binası olarak görüyorsanız hata edersiniz. Tek tek saymayayım. Ama en önemlisi beyin göçü ve milli eğitim başarı sırasında ciddi rol oynadığını inşallah yaşayarak görürüz. Karasu’ya tayin alacak mülki idarecisinden tutun doktorundan, eğitimcisine kadar tercih sebeplerinin başında çocuklarının eğitim alacağı nitelikli okulun olup olmaması da geliyor. İlçeye ekonomik katkısı dolaylı, sosyo-ekomoik katkısı belki doğrudan, ama asıl eğitim ve nitelikli öğrencinin ilçede kalması konusunda zaten aktif etkisi olacak. İnanıyorum ki, Kaymakamımızın görev süresi dolmadan Karasu Fen Lisesi tabelası da hak ettiği yere asılacak.

DOĞRU SÖZE NE DENİR?

CHP Karasu İlçe Başkanlığı, Karasulu muhtarlarla kahvaltılı bir programda bir araya geldi. Konu bilindiği üzere özellikle çevre mahalleleri ilgilendiren ve çoğu muhtarın istemediği, istemediği halde ses çıkarmadığı 142 taşınmazın devri / satışı (siz hangisini demek isterseniz) meselesiydi. Başkan Aykut Süt, siyasi bir toplantı olmayacağını söyledi. Fakat siyasetçinin işi siyasettir. Bu çok doğal. Muhtarlar da siyasi temsilciler olmasa da herkesin gönlünde bir aslan yatar.

Meclis üyesi Mehmet Genç, dayanamayarak konuyu siyasi tepside sunuverdi. Hak veren olmuştur, kabul etmeyen olmuştur. Normaldir. Gözlemlediğimde Genç’in konuşması sırasında söyledikleri bazı muhtarlarda tebessüme bazılarında kaş çatılmasına neden olmadı değil. Mehmet Genç, “Belediye başkanı, seçim sürecinde ‘İktidar gücü olmazsa hizmet gelmez. Satış yapmayacağız. İktidar gücünü arkamıza alarak hizmet edeceğiz’ demişti” şeklinde konuştu. Ardından da “Böyle belediyeyi biz de yönetirdik, yetkiyi bize verseydiniz” dedi ve ekledi: “Bu satışları biz yapsak bizi topa tutar, yerden yere vururdunuz. Ama onlar yapınca ses yok” diye ekledi.

Şimdi ne yalan söyleyeyim, mevcut iktidarın her olumsuzluğu 30 yıl öncesine bağlaması, her soruna “Bay Kemal” diyerek yön vermesini düşününce Mehmet Genç hiç de haksız değil son cümlesinde. Eğer bu satış veya devri onlar yapsa yerden yere vurulurlardı diye düşünüyorum. Hayırlısı olsun diyelim. Malum basın tarafsızdır. Bu tarafsızlık ulusal medyanın başına diyelim.

HUKUKEN SORUN YOK AMA…

Basın hakim de değil mahkeme de… Hüküm de vermez haklı, haksızı da belirlemez. Ama öngörü ve eleştiri hakkına sahiptir. Arsa satış/devir konusunda hukuksuzluk yok. Fakat şunu göz ardı edemeyiz. Belediyenin öz kaynakları satılarak hizmet ve borç silme dipsiz kuyuya girmek gibi bir şey. Neden mi? Her başı sıkışan yönetim, taşınmaz satsa, yıllar sonra gelecek olan başkanın elini kolunu bağlamış olacaksın. Satmak, devretmek önemli değil. Elden çıkardıkların geri gelmeyecek. 10 yıl veya 50 yıl sonra yönetimi aldığınızı düşünün. Ne satacak yer kalmış ne devredilecek. Sonuç?

Dedik ya hukuken sorun yok. Ama vicdanen düşünürsek beraberinde bazı samimi eksiklikleri beraberinde getirecek. Burası küçük bir ilçe. Büyükşehir değil. Karasu’da bazı şeyler inisiyatif almayla, idare etmeyle ve ikili ilişkilerle yürür, Elbette hukuka aykırı olmadan. Bu taşınmazlarda lojman var, muhtarlık var hizmet binaları var. Belediye, kira almaz, talep etmez, idare eder. Vicdanen sakınca yok, Hukuken de…

Fakat Belediye’nin elinden çıkan arsalar bakanlığa geçtiğinde size nefes aldırmazlar, soyadınıza bakmazlar, sizi tanımazlar bile. Örneği Sakarya’da oldu. Kiralanan bir dükkan, kahvehane. Aylık geliri temsili bir ücret. Cüzi bir rakam. Devirden sonra ihaleyle veriliyor ve kira tavan. Lojman olsun muhtarlık olsun vs… Bedelsiz dakika kalamazsın. Belediye’ye giderek çözdüğün meseleyi, Ankara’ya düşmeden çözemezsin. Ne sorun olacak demeyin. Talep olur, beklenti olur… Bunlar köylerde yaşanacak durumlar. İlçe merkezinde görülmese de. Kısacası elden çıkan, bir daha geri gelmeyecek. Yine son noktayı koyalım; Hayırlısı olsun. Bekleyelim görelim.