Başımıza bir şey gelmeden, canımız yanmadan hatadan dönmeyen bir toplumuz. Yıllardır böyle olaylara şahit olduk. Vatandaş uyardı, yapanlar takmadı, canlar gitti, hatadan dönüldü vs. vs...

Günümüzde de aynı durum ile karşı karşıyayız. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) için Arifiye’ye sıcak bakılıyor. Malumunuz bölge 1.derece deprem bölgesi ve yoğun fay hattıyla iç içe. Arifiye’ye karar verenler bu vebali nasıl alacaklar şaşkınım.

SUBÜ yerleşkesi için Karasu’da önerilen arazi ise depremden oldukça uzak bir konumda. Şimdi “Kaderin önüne geçilemez” demeyiniz. Takdir Allah’tan, tedbir kuldandır. “Sen eşeğini sağlam kazığına bağla da gerisini Allah’a bırak” diyelim biz de...

DEVA Partisi Karasu İlçe Başkanı Abdullah Çatalbaş, muhalefet konumunda olsa da oldukça başarılı bir hazırlık yaptı. Tabiri caizse derse iyi çalışılmış bir şekilde haritalarla, belgelerle, görsellerle ilgili kurumlara giderek sunumunu yapacaklar ilçe teşkilatı olarak. Takdire şayan bir girişim. Açıkçası bu mücadeleyi tüm siyasi parti temsilcilerimizden beklerdik. Sanırım bu konuda bildikleri birşey var ve umutsuzlar...

Kimine göre tren kaçtı, SUBÜ Arifiye’ye verildi. Kimine göre köprüden önce son çıkışı geçmedik ve yöneticilerin kulağına kar suyunu kaçıralım da somut bir gerekçe ile Karasu’ya çekilebilir.

Dileğimiz Sayın Çatalbaş’ın girişimleri ile ibrenin yönünün değişmesi ve umudunu yitirenleri bile şaşkına çeviren kararın Karasu lehinde alınması. Olmasa da “En azından mücadele ettik, hakemi geçemedik” deriz. Skor olmasa da oyun göz doldurur ve tribünler de kimi alkışlayacağını bilir. Hakemin de bu tür tercihlerde pek de adil olmadığını biliriz. Siyasetin cilveleri işte...

DÖRDÜ, BİRİ ETMEDİ

WhatsApp’ı ne yapacağımız bilmecesi devam ediyor. Arkadaşlarımız, dostlarımız, ağabeylerimiz zaman zaman arıyor, fikir almaya çalışıyor bizden de “Bu WhatsApp meselesinde sen ne yapacaksın” diyerek.

Şöyle örnek veriyorum: “Ben, yıllar sonra karşınıza çıksam ve desem ki: Bana anlattığınız tüm sırları 3.kişilere anlattım, her şeyini biliyorlar sayemde”. Ne yapardınız? Muhtemelen ya arkadaşlığımıza mesafe koyardınız ya da irtibatı keserdiniz bu dakikadan sonra.

Ama bunu AB ülkesinde yaşayan arkadaşlarıma değil de size yapsam, daha da dokunurdu değil mi ayrımcılık yaptığım için.

En küçük örnek böyle verilir. Elbette gayri ahlaki ve gayri hukuki işlerimiz yok korkacağımız ama neden bize itirafta bulunan ve bizi AB ülkelerde uygulayamadığı muameleye maruz bırakan bir programla yola devam edeyim. Dik duruş misali...

Gerçi Mayıs ayına kadar üç maymunu oynayacağını belirtti şirket ve bir geri adım attı. Bu tarihten sonra muhtemelen WhatsApp’ı kaldıracağım. Ama şu da açık ki bir programı sildik, yerine Telegram mı BİP mi Signal mi yükleyelim karar veremedik. Etrafta nabız yoklayıp duruyoruz. Dört program biri kadar edemedi. Kötünün iyisini tercih edeceğiz. Benim tercihim Telegram. Karar sizin...