Caferiye, 1864-1867 Çerkez-Abaza Sürgünü ve 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı’ndan sonra Ruslar tarafından soykırıma uğrayarak yurtlarından çıkarılan Abazalar tarafından kuruldu. Köyün kurucusu Açba Cafer Bey’dir. Cafer Bey, 93 Harbi’nde Abhazya’da Ruslara karşı Kafkasya Müslümanlarını örgütleyerek direniş başlatmak istemiştir. Aynı zamanda Osmanlı ordusunda subay olan Cafer Bey, harekat başarısız olunca gemiyle Karadeniz’i geçerek Kırklareli’ne geldi. İstanbul’a yürüyen Rus ordusunu durdurmak için savaştı. Kendine bağlı Abaza birlikleriyle birçok başarıya imza atan Cafer Bey’e dönemin Padişahı Sultan II. Abdülhamid tarafından berat tevdi edildi ve ödüllendirildi. Güvenilir ve başarılı bir insan olduğu için ailesi ve akrabalarıyla birlikte Kocaeli sancağı, Kandıra kazası, Karasu nahiyesine bağlı, Melen ırmağı kıyısında denize yakın bir konumda ona bir köy tesis edildi. Köyün kurucusu Cafer Bey olduğu için köyün adı da Caferiye oldu.

Köy halkından bazı kimseler köye Cafer Bey’den önce 1856 tarihinde Recep Efendi’nin geldiğini ifade etmektedir. Fakat araştırmalarda böyle somut bir veriye ulaşılamamıştır. Köye ilk etapta 15 muhacir yerleştirildi. Açba Cafer Bey ile Caferiye’ye göç eden muhacirler arasında Kobaşlar aşireti de bulunuyordu. Kobaşlar, devlet tarafından Caferiye arazisine yerleştirilmelerine rağmen buradan ayrılarak Bolazar ve Karapelit halkının hayvanlarını otlatmak için mera olarak kullandığı bölgelere yayılmaya başladılar. Kobaş aşiretinin Caferiye’ye dönmesi için bölge halkı şikâyetlerde bulundu.

93 Harbi’nden sonra Abhazya’daki Rus mezalimi devam ediyordu. Osmanlı Devleti, bütün imkansızlıklara rağmen Kafkasyalı muhacirlere kapısını açmıştı. Nüfus giderek artıyordu. Yeni gelen muhacirlere devlet tarafından araziler tesis ediliyordu. Fakat Açba Cafer Bey, bu arazilerin kendine ait olduğunu ileri sürerek bazı muhacirlerin arazilerine ve hayvanlarına müdahalede bulundu. Bunlar arasında Kobaşlar da bulunuyordu. Cafer Bey müdahaleyi sürdürünce Kobaş oğlu Süleyman Bey önderliğindeki mağdurlar 11 Mayıs 1895 tarihinde İncirli’ye giderek Kandıra kazasına şikâyet telgrafı çektiler.

Açba Cafer Bey ile köylüler arasında yaşanan sıkıntılar büyüyünce Kobaş oğlu Süleyman Bey’in başını çektiği ihtiyar heyeti ve azaları köyün adının değiştirilmesi için İncirli’ye giderek Kandıra kazasına telgraf çektiler. Köyün adının Sultan’ın adı olan “Hamidiye” ile şereflendirilmesinin kendilerini gururlandıracağını ifade ettiler. Nitekim Sultan II. Abdülhamid, Caferiye Abazalarını, Abhazya’dan getirerek buraya yerleştirmişti. Üstelik Abazalar, kendilerini Osmanlı hanedanı ile akraba olarak görüyorlardı. 30 Kasım 1895 tarihinde Caferiye’nin adı Hamidiye olarak kayıtlara geçti. Bu durum II. Meşrutiyet’e kadar devam etti. 1909 yılında Sultan II. Abdülhamid iktidarı darbe ile yıkılınca hükümetin başına geçen İttihat ve Terakki yönetimi, Hamidiye isimlerinin çoğunu kaldırdı. Karasu nahiyesindeki Abaza Hamidiye, Caferiye; Gürcü Hamidiye ise Aziziye şeklinde değiştirildi.

Açba Cafer Bey ile Kobaş Süleyman Bey arasındaki sorunlar giderek büyüdü. Meseleye Bolazar Beyi Hasan Ağa ile Karapelit Papazı Pavli de dahil olunca...

Devamı haftaya...