Anımsamıyorum hiçbir şeyi, yitiriveriyorum yaşanmışlıkları…

İçimdeki çığlıkları güneşe saklıyorum belki de çoktan vazgeçilmiştir. Kaybetmek istiyorum ne açığa vurabilecek gücüm var nede savaşmaya direnecek bir kalbim…

Aynalara yitirdim ben içimdeki çocuğu. Hayat ise yaşanmışlığa değil kalbine bakıyor, öfkene sarmalanmak seni delirtmiyor ama soğuyuveriyorsun her şeyden hatta herkesten…

Belki ben çok küçüğüm hatta çok küçüğüm ama içimdeki sızı neden kalbimden hatta gözlerimden büyük.

Gökyüzü yine aynı, sesler aynı belki de bedenlerde aynı ama benim içim farklı mesela çok dalgınım, yorgunum hatta çok korkuyorum aklımı yitirmekten, kırılmaktan…

Şiirlerim geriye kalanlar olmayacak güzel adam zaten artık ne seni sevebilirim nede kendimi, ben çok geç kaldım inanmaya sana sarılmaya hatta özlemeye benim içimde çürüdü bütün duygularım hatta serçelerim bir, bir mavi göğe ölü ölü göç ettiler umut şarkılarda sezenin dilinde kaldı… Sen ise aptal hala gelmeyen mucizesin umarım herkesin kalbi gökyüzüne denk gelir. Çünkü Peygamber efendimizin içine hüzün çökünce gökyüzüne bakarmış kalbi umut dolsun diye o yüzdendir bu kadar güzel kalması gökyüzünün…

Kimseye sevmeyi öğretmeyin…

Şiirlere veda edilmeli artık, çünkü şairler bir bir ölüyor belki sıra….

Yoruldum,

hiçbir ses duymak istemiyorum

dünyanın hiçbir sesini duymak istemiyorum

sağır olsun kulakları

en çokta içimdeki sese ise kalbim sağır olsun…

Ben vedaları hatırlayacak kadar bir çocuk değilim hoş çakalın…

Vedadır güzel adam…