Varlığını Sakarya Nehri ile Karadeniz’e borçlu olan Karasu, bir deniz şehridir. Deniz, Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar Karasuluların her şeyi idi. Ulaşım ve ticaretin tamamına yakını iskelelerden yapılıyordu. Sakarya İskelesi, Haralambo’daki Tahta İskele, Dere Ağzı (Maden) İskelesi, Milan İskelesi ve Denizköy İskelesi Karasu’nun dünyaya ile irtibat kurduğu başlıca limanlardı. Bu makalemizde, Denizköy İskelesi’nde geçen bir hadiseyi ele alacağız.

Adını Bitinya Kralı Tenis’ten alan Denizköy, Karadeniz üzerinden gemiyle seyahat eden pek çok seyyahın dikkatini çekmiş, seyahatnamelere konu olmuştur. Denizköy, Bitinya döneminden itibaren varlığını devam ettiren, Orhan Gazi kumandanlığında Konuralp tarafından fethedilen, tarihi açıdan önemli bir merkezdir.

Denizköy İskelesi, yolcu ve ticaret gemilerinin sıkça uğradığı bir limandı. Burası, Osmanlı döneminde özellikle kereste ve odun ticaretinde önemli rol oynamıştı. 8 Temmuz 1914 tarihinde Denizköy’ den 6 gemici, kereste yüklü gemilerle denize açıldıkları sırada fırtınanın aniden bastırması sonucu gemileri alabora oldu. Dalgalarla boğuşmaya başlayan gemiciler, boğulmak üzereyken hemen yakınlarda bulunan bir yelkenli olay mahalline yaklaştı. Yardıma gelen gemi, Akçaşehirli (Akçakoca) Karabıçak oğullarından Şakir ile biraderi İsmail’e aitti. Karabıçak kardeşler, boğulmak üzere olan 6 gemiciyi kurtardılar.

Bu kahramanlık destanı kısa sürede her yere yayıldı. Sadrazam Mahmud Paşa, Karabıçak kardeşlere Tahlisiye Madalyası verilmesini emretti. Tahlisiye Madalyası; boğulma, yangın gibi afetler sırasında hayatını tehlikeye atarak cankurtaran kişilere verilirdi.

Karabıçak ailesi yalnızca Akçaşehir’de değil, Kocaali ve Karasu’da da yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Karasu Köyü mezarlığında 1 no’lu şahide, 1787 yılında vefat eden yeniçeri Feyzullah Beşe’ye aittir. Kocaali’de Bahçem’in yanındaki küçük tarihi mezarlıkta ise 2 no’lu şahide 1931 yılında vefat eden Karabıçak Mehmed’in kızı Server Hanım’a aittir.