Fındık üretiminde Dünya’nın en büyük üreticisi ve ihracatçısı olmamıza rağmen fındıkla ilgili ne ulusal bir politika ne de gelecek strajelerimiz mevcut değil. Hadi bu duruma alıştık. Yerelde bari bir şeyler yapabilseydik. İlimizde ilçemizde. Sakarya’da ortalama yıllık 100 bin ton kabuklu fındık üretimimiz var. Ne Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin ne de Karasu Belediyesi’nin fındık tarımıyla ilgili elle tutulur çalışmalarını maalesef göremiyoruz.

Fındık bizim geçim kaynağımız, kültürümüz, geçmişimiz ve geleceğimiz. Fındıkla tarımıyla ilgili üreticiyi desteklemek, fındığımızı tanıtmak yerine biz fındığımıza alternatif ürün arıyoruz. Ürün çeşitliliği olsun istiyoruz. Fındığın alternatifi olur mu? Elimizde altından da değerli bir ürün var. Biz alternatif arıyoruz. Alternatif ürün ararken de bi baktık Karasu Belediyesi’nden bir çalışma geldi. ARONYA! Kimse nasıl bir ürün olduğunu, yetiştiriciliğini, dikim mesafelerini, pazarını, fidan ücretlerini, maliyetini, satış koşullarını vs. bilemiyor. Neyse o da kapalı bir salonda Powerpoint bir sunumla yapılan, çiftçilerin ilgi göstermediği 2 saatlik bir eğitimle anlatılır. Maksat eğitimse eğitim biz gerekeni yaptık.

Geçtiğimiz hafta Karasu’nun Tepetarla Mahallesi’nde bulunan belediye arazisi üzerine Karasu Belediye’si ile İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ortak bir çalışma ile süper meyve Aronya’yı bu alana ekmeye ve ürün çeşitliliği ile birlikte alternatif bir ürün yetiştiriciliği yaparak çiftçilere ışık olmak istenildiği ifade ettiler. İlk arazi sürümünü de Karasu Belediye Başkanı İshak Sarı yaptı. Süper meyve, mucize ARONYA!

200 bin dekar civarında fındık bahçesi bulunan ilçemizde fındıkla ilgili örnek model bahçeler, yeni dikim sistemleri, yeni çeşitlerin bölgemize adaptasyonu, fındıkta sulama, budama, gübreleme ve daha sayamadığım bir sürü yeni projeler bu arazi de denenseydi. Uygulamalı çiftçi eğitimleri, Ar-ge çalışmaları fındık tarımıyla ilgili yapılsaydı da fındık çiftçisi ve fındık için bir ufuk açsaydık daha iyi olmaz mıydı? Gerçi fındıkla ilgili çalışmaları gördük. Kapalı bir salonda powerpoint sunuyla... Çoğu çiftçinin haberinin bile olmadığı sunular. Dedim ya biz gerekeni yaptık düşüncesi.

Bütün Dünya fındık alanlarını genişletirken, birim alandan daha fazla verim almayı hedefleyen çalışmalar yaparken siz neden süper meyve Aronya’yı bir pastaymış gibi sunuyorsunuz. Anlayamıyorum... Gerçi 2009 yılında “Yeni Fındık Stratejisi” adı altında fındık dikim alanlarını azaltmak vardı. Hatta ruhsatlı olmayan alanlarda fındık üreten çiftçilere fındıklarını sökmek şartı ile dekar başına 150 lira, alternatif ürün desteği (şimdiki Aronya gibi…) olmak üzere dekarda toplam 600 lira ödeme yapılacaktı. Yani, çiftçiyi fındık bahçelerini sökmeye ikna etmeye çalışıyorlardı. Çok şükür fındık çiftçimiz bu çalışmaya inanmadı. Daha sonra Hükümet Resmi Gazete’de bir değişiklik yayınladı ve 750 metreden daha yüksek yerlerde alternatif ürün yetişemeyeceğini, fındıkların sökümlerine ihtiyaç olmadığını belirledi. Böylece o yıllarda 406 bin hektar olan fındık bahçelerimiz 471 bin hektara çıktı.

Bizim tek bir derdimiz var o da fındık. Gerçek yerli ve milli... Ama sahipsiz. Üreticisi yalnız. Stratejisi yok. Ulusal politikası yok. Umarım bu önümüzde ki yıllarda değişir de fındık çiftçimiz ve fındığımız hak ettiği değere ulaşır. Ama bir yandan da şunu düşünmeden edemiyorum. 2009’dan bu yana değişmeyen bakış açısı şimdi mi değişecek? İşte buna inanmak asıl MUCİZE gibi…