-

Karasu İlçe Müftülüğü Şube Müdürü Murat Çetin, Mevlid Kandili dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Mesajında ‘Hz. Peygamber ve vefa toplumu’ konusuna değinen Müdür Murat Çetin, şu sözlere yer verdi:

Yaşlı bir adam sokakta yürürken bisikletli bir çocuk kendisine çarpar ve yaşlı adam hafif yaralanır. Etraftakiler hastaneye götürürler. Hemşireler, röntgen çekerek herhangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini söylerler. Yaşlı adam huzursuzlanır; acelesi olduğunu, röntgen istemediğini söyler. Hemşireler merakla acelesinin nedenini sorarlar. Yaşlı adam, eşinin huzurevinde olduğunu, her sabah onunla kahvaltı yapmaya gittiğini; bugün de gecikmek istemediğini söyler.

Hemşireler; “Eşinize haber iletir gecikeceğinizi söyleriz.” deyince; yaşlı adam üzgün bir ifade ile eşinin Alzheimer hastası olduğunu, hiçbir şey anlamadığını, hatta kendisini de tanımadığını söyler. Bunun üzerine hemşireler hayretle; “Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor, neden her gün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?” diye sorunca, yaşlı adam şu muhteşem cevabı verir; “O, benim kim olduğumu bilmese de ben onun kim olduğunu biliyorum.”

Bundan daha güzel anlatılabilir mi vefa. Bu yaşlı amcamızın vefasından eser kaldı mı bugün? Hani bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardı. Daha fincan bile soğumadan unutulup giden her şey… Çabucacık vazgeçtiğimiz sevdiklerimiz, unuttuğumuz yaşanmışlıklarımız, paylaşımlarımız, ‘İyi günde kötü günde’ diye ettiğimiz yeminlerimizi bir çırpıda bozmalarımız... Her şey…

Sahi kendimize karşı vefalı mıyız? Ya! Bizleri yoktan var edene yaratanımıza, yönetenimize, yaşatanımıza, bize şah damarımızdan daha yakın olduğunu hayat programımız olan Kur’an’da ifade eden, biz onu göremesek de onun bizi gördüğüne inandığımız rabbimize vefalı mıyız?

Ya! Yaratanımızın bizler için “en güzel örnek” dediği önderimize yani peygamberimize vefalı mıyız? Gelin o halde önderimizin vefa konusunda örnekliğine bakalım. Bizler öyle bir peygambere iman ediyoruz ki; o peygamber: Allah’a vefalıdır, kendisine vefalıdır, ashabına (arkadaşlarına) vefalıdır, akrabalarına vefalıdır, komşularına vefalıdır, eşlerine vefalıdır, velhasıl dostuna, dostunun dostuna, engellilere, kadınlara, çocuklara, gençlere, ölülere, dirilere vefalıdır.

Sayın, sayın, sayabildiğiniz kadar sayın, sözü tüylerinizi diken diken edecek noktaya getirin “düşmanına” bile vefalıdır. Hayvanlara vefalıdır, devesi Kasva’ya vefalıdır. Üstüne çıkıp insanlara hitap ettiği “kütük” dediğimiz herkesin cansız diye muamele ettiği odun parçasına bile vefalıdır. Neyi varsa her şeye vefalıdır peygamberimiz.

Bizler gönül almanın bedava olduğu, tebessüm etmenin sadaka sayıldığı bir dinin mensuplarıyız. Saygıyı, sevgiyi, merhameti, doğruluğu ve iyiliği kısacası insan olmanın tüm inceliklerini kendisinden bizzat öğrendiğimiz biricik Peygamberin ümmetiyiz. Yukarıda demiştim ya hani “düşmanına” vefalıdır peygamberimiz. Gerçekten öyledir. Resulüllah'ın (asm) yanından bir cenaze geçmişti. Allah Resulü, ayağa kalktı. Bunun bir Yahudi cenazesi olduğu kendisine bildirildiğinde: “ Bu da bir insan değil mi? (Müslim, cenaiz, 78, 1596).

Geçmişte kendisine yapmadıkları zulüm kalmayan hatta yakaladıklarında öldürme kararı alan bir millete ve kendi dininin gayrısında bir dine mensup olan kişinin cenazesine karşı efendimizin gösterdiği bu eylem ve söylem vefa değilse nedir? Düşmanına bile bu kadar vefalı olan bir peygamberin diğer vefa örneklerini saymaya ne hacet? Peki bugün bizler efendimizin düşmanına gösterdiği bu vefayı dostumuza, komşumuza, arkadaşımıza gösteriyor muyuz?

İstikametimizi en güzel önderin örnekliğine çevirmek, bu minvalde hayat yaşamak bizi aslımıza döndürür. Kendimizi bulmak için kaybetmeye gerek yok.

Son olarak bir tespit ile bitirmek istiyorum yazımı dostlar. Biliyor musunuz hepimizin kaderi aslında vefa? Dikkat ettiniz mi? Bitkiler için “öldü” deriz. Hayvanlar için de. Yani insan gayrısında her şey için “öldü” deriz. Ama insanlar “vefat” eder. Sözcük anlamı bağlamında düşünüldüğünde “vefat” da “vefa” dan gelir. “Vefat etmek” ise bir gün yaratana “geri dönüş” sözünün tutulmasıdır. Yani istisnasız hepimizin her canlının, her ölümlünün vakti zamanı geldiğinde yaşayacağı, yüzleşeceği bir duygudur vefa.........t.

Mübarek olsun kandiliniz. Kalınız sağlıcakla.