KarasuHaberleri.com & Öncü Karasu
Esra Angün’ün haberi

 

 

KarasuHaberleri.com ve Öncü Karasu Gazetesi Haber Müdürü Esra Angün, Çocuk Gelişimi ve Aile Danışmanı Uzmanı Hülya Karakaş ile istismar konusunu tüm detaylarıyla konuştu. Ailelere önemli uyarılarda bulunan Hülya Karakaş, Esra Angün’ün sorularını titizlikle yanıtladı. İşte Karakaş’ın göz ardı edilmemesi gereken uyarıları:

 

 

 

Ebeveynler, çocuklarının üzerinde bir istismar olduğunu nasıl anlayabilir?

 

Hülya Karakaş: Ebeveynler, çocuklarını zaten her yönüyle tanıyor. Fakat herhangi bir çeşit istismara maruz kalan bir çocuğun hareketlerinde ataklar oluşabilir. Uyku problemi, yeme ve içmeden kesilme, altına kaçırma, psikolojik duruma varan ve bazı fizyolojik değişimler gösterebilir. Aileler bu belirtileri bazen hastalık olarak algılayabilir.

 

Aileler, bu durumda çocukları gözlemlemeli, uykuda veya evde sürekli birinin adını veya birini sayıklaması, çocuğu yakından veya uzaktan izleyen birinin olup olmadığı, birisinin çocuğa yaklaşma ve temas çabası gösterilmesi gibi belirtiler saptanırsa uzman birine başvurulmalıdır. Aileler bunun takibini yapmalıdır.

 

 

Ailelerin, böyle bir duruma maruz kalan çocuğa karşı davranışı nasıl olmalı?

 

Hülya Karakaş: Bu sürecin öncesi ve sonrası var. Öncesinde şunu belirtelim ki; aileler, çocuğu korkutmamalı. İstismar konu olduğunda aileler, “Öyle bir şey yok, ayıp, el alem ne der” gibi tepkiler verdiğinde bir çok çocuk bu durumu yaşayıp istismara maruz kalmaya devam ediyor. Aileler, her konuda çocuğa güven vermeli. Çocuklara mahremiyet alanını ve sınırlarını öğretmeli, kimsenin bu sınırı aşmasına izin vermemesi gerektiği bilincini aşılamalı. Bu duruma maruz kalan çocuğun çeşitli tepkilere vermesi gerektiğini (çığlık atma, en yakın güvenlik gücüne sığınma gibi) öğretmeli. Güven bağını kurduktan sonra çocuk, istismardan kurtulabilecektir.

 

 

Çocuğu veya yakını istismara uğrayan bir yetişkin nasıl bir yol izlemeli?

 

Hülya Karakaş: Çocuk kesinlikle suçlanmamalı, çocuğa güvensizlik hissi verilmemeli ve sert tepkide bulunulmamalı. “Hayır öyle bir şey yok, olur mu öyle şey, o kişi yapmaz” gibi tepkiler verilmemeli ve çocuk sabırla dinlenerek durum anlaşılmaya çalışmalı. Çocuk, saklamadan ailesine her şeyi anlatabilmeli. Güven duygusu verilmezse çocuğa, yaşanan istismar saklı kalacaktır.

 

Çocuk, anne ve babasından başka kime derdini anlatabilir? Çocukla iletişimi sağlıklı bir şekilde sürdürmeli ve hemen uzman psikolog veya pedagoglar ile görüşülmeli, çocuk yaşanılan olay ile bir şok yaşamamalı. Çocuğun yanında, büyük tepkiler verilmemeli.

 

 

Çocuk istismarı yaşanan toplumda yapılan yanlışlar neler?

 

Hülya Karakaş: Bu durumlar maalesef çok fazla saklanıyor. İstismara maruz kalan erkek ve kız çocuklarının yüzde oranları aslında birbirine çok yakın. Her iki durumda da toplumda saklanıyor ve üstü kapatılıyor. Duyulmaması sağlanıyor. Allah korusun herkesin çocuğunun başına gelebilir. İstismar çünkü sadece dışarıdan olmuyor. Aile içinden de yüksek oranda gelebiliyor.  Toplumdaki en büyük yanlış bu durumun aile tarafından saklanması ve örtbas edilmesi... Bu durum, çocuğun daha çok çöküntüye girmesine ve kalıcı psikolojik sorunların oluşmasına da sebep oluyor.

 

5 ve 7 yaşında iki çocuğun istismarıyla ilgilenmiştim. Her iki durum da aile içiydi ve aileler konuyu kapatmaya çalışıyordu. Davaya dahil olduk ve çocukları pedagog gözetimine alarak, yaşadıkları şoku atlatmaları için eğitimlere başladık.  Etkili de oldu. Aksi durumda bu çocuklarda ömür boyu bir güvensizlik sorunu kalıcı olacaktı.

 

 

İstismara en büyük engel, çocuğun mahremiyet duygusuna sahip olmasıyla oluşuyor. Bir çocuğa mahremiyet duygusu nasıl aşılanmalı?

 

Hülya Karakaş: Çocuklarda küçük yaşta bu duyguya sahiptir ve özbakım ihtiyaçlarını gidermeye başlamadan mahremiyet duygusu çocuklara aşılanmalıdır. Tuvalet ihtiyacını giderme sırasında, kıyafetlerini değiştirme esnasında çocuklara sadece anneleri tarafından giydirilmesi gerektiği, öze ve mahrem bölgelere, annesinin dışında kimsenin bakamayacağını öğretmek gerekiyor.

 

Tuvalet eğitimi çok önemli... 3 veya 3,5 yaşında başlayan bu eğitim sırasında çocuğun sadece anne ve baba gözetiminde bu ihtiyacını giderebileceği anlatılmalı. Devreye akraba ve başkası girince çocuk için mahremiyet duygusu ortadan kalkar. Çocuk, özel yerine anne ve babası dışında dokunulamayacağını bilmeli.

 

Mahremiyeti, sadece dokunmak olarak algılamamalıyız. Çocuğa, kendisi istemedikçe ve ailesinin bilgisi, izni olmadıkça kimsenin onunla konuşamayacağı, fotoğrafını çekemeyeceği, kişisel sınırlarını aşamayacağı çocuğa aşılanmalı. Sosyal hayatta çocuk her konuda mahremiyet sınırlarını bilmelidir. Çocuk, başkalarına “Hayır” demeyi bilmelidir. Bu sorun, herkesin başına gelebilir. Duyulmuyor, bahsedilmiyor bu yüzden olmuyor sanmayalım lütfen.

 

 

Toplumda istismar denildiğinde akla ilk gelen cinsel istismar oluyor. İstismarın başka çeşitleri var mı?

 

Hülya Karakaş: Elbette istismar sadece cinsel türle sınırlı değildi. Şiddet de bir istismardır, çocuğun en doğal yaşam haklarını almak, çocuğun eğitim hakkını elinden almak da bir istismardır. Aslında istismar, insanın istemediği bir duruma, nahoş bir duruma zorla maruz kalmasıdır.

 

 

Çocukların istismarında ebeveynlerin rolünü konuştuk. Peki toplumda istismar olgusu nasıl algılanmalı ve toplumun üzerine düşen görevler nedir?

 

Hülya Karakaş: İstismar konusunda, toplum olarak ve insanlar olarak üzerimize düşen çok şey var. Bir kere toplum ve insanlar olarak bu soruna çözüm üretmemiz gerekiyor. Kimin çocuğu olduğu önemli değil, ayrıt etmeksizin istismara engel olmak ve doğru tepkiyi vermek gerekiyor.  Çünkü bu çocukların hepsi bizim, çocuklar hepimizin. İstismara göz yumanlar, istismar eden kadar suçludur. Bir çocuğun özel hayatına ve bedenine yaklaşan kişiyi korumaktır susmak. Bir şeyleri fark ettiğimiz anda, çocuğa sahip çıkmak ve en yakın güvenlik güçlerine haber vermek gerekiyor.

 

 

İstismar, toplumda sıradanlaştırıldı mı?

 

Hülya Karakaş: Bu konuda maalesef ciddiyetsizleştik. Ancak bir genç kız öldürüldüğünde, bir çocuk taciz ve tecavüze uğradığında toplum olarak ayağa kalkıyoruz. Ülke ayaklanıyor, sosyal medya çalkalanıyor, basın konuyu işliyor ama sadece iki üç gün sürüyor. Unutuluyor ve bir daha yaşanmasın diye herhangi bir önlem alınmıyor. Anlık bir isyanla sınırlı tekimiz. Böylece alışıyoruz ve toplumdaki etkisi de azalıyor istismarın. Kalıcı önlemlerin alınması için ayaklanalım, bir olay olunca değil. Bu duruma da alışmayalım.

 

RÖPORTAJA AİT FOTOĞRAFLAR ve VİDEO: