Her zaman hoş gelirdin on bir ayın sultanı.

Bu sefer mahzun geldin garip geldin.

Kimseyi göremedik ki kimseye diyemedik ki

Ramazanınız hayr olsun.

Sokaklar bomboş, yollar bomboş.

Nerede kaldı iftardan sonra kahveye gidip “Çek bir çay” diyebilmek.

Kahveler kapalı, sokaklarda polis ceza yazıyor.

 

Camilerimiz kapalı. Özledik hep birlikte yaşadığımız teravihin heyecanlarını.

Hep birlikte coşkuyla kıldığımız namazları.

 

İlk kez yaşıyoruz bu mahzunluğu, bu garipliği.

İnsan kaybedince anlıyor elindeki güzellikleri, değerleri.

Ramazan bir coşku, bir paylaşma, bir mutluluktu.

Davetti, davete icabetti.

Aşını bölüşmekti.

 

Mahzunuz Rabbim, mutsuzuz.

Bizleri affet.

Sevdiklerimiz ölüyor, gidemiyoruz, ailelerine teselli veremiyoruz.

Yaşlı abilerimizi, amcalarımızı özledik.

Bir araya gelip çay içmeyi özledik.

 

Özgürlüğü elinden alınmış mahkumlar gibi olduk.

Biz az yerdik, az içerdik razıydık bunlara.

Lakin hiç bir zaman esir olmaya alışık değildik.

Bir virüs ile bize nasıl da öğrettin özgürlüğün kıymetini.

 

Anneden, torundan, komşudan uzaklaştık.

Sanki virüs bulaştıracakmışız gibi korkularımız oluştu.

Anne oğula, oğul anaya sarılamaz oldu.

 

Rabbim sen kaldır üzerimizden bu musibeti.

Biz özledik eski hayatımızı.