Twitter sayfasına göz atarken bu anlam yüklü yazı ile karşılaştım. Anlamlı bir o kadar da düşündürücü!

“Okuduğunuz bölüm, yaptığınız iş ne olursa olsun, mayanızda güzel ahlak yoksa edepten nasip alamamışsanız olduğunuz konumun hiçbir önemi yok. İnsanlar sizi ahlakınıza, huyunuza göre ya iyi ya da kötü olarak anarlar.”

Konumunu okulu ile taçlandıran ancak ahlakının ve huyunun farkında olmayan kişi ve kişiler hepimizin çevresinde mevcut. Bundan kaçamayız. Kaçmamalıyız da.

Bunlar aslında çevremizde iyi ya da kötü olarak anılıyor. Farkında olmadan!

İyi ya da kötü kimseyi hedef almak değil de hepimizin yapıya bakması gerekmektedir. Bireyin kendini geliştirmesi okumaktan, araştırmaktan geçer.

Edep ve ahlak ise aileden gelir.

Vahyin ışığında şekillenen ahlaki değerler, insanların huzurlu bir hayat sürmesini sağlamakla birlikte toplumsal birlik ve beraberliğin de temel şartlarını oluşturmaktadır. Özünde sadakat, samimiyet gibi ahlaki davranışları barındıran vefa da bu kuşatıcı değerlerden biridir ve kavram olarak sözünde durmak, sevgide bağlılık, yapılan iyilikleri unutmamak ve buna göre davranmak gibi anlamları içermektedir.

İLİM’İ UNUTTUK

İlim ise insanın gerçeği kavrama ve anlama gayretinden doğar. Şu halde ilmin amacı, varlığın ve özelliklerinin bilinmesi demektir. İnsan gerçeği bildiği ölçüde problemlerini doğru olarak çözebilir. Ancak ilim sayesinde, gerçek bir hayat görüşü ve insan problemlerinin doğru ve başarılı bir çözümüne ulaşmak mümkün olur. Şu halde, insan ve toplumun problemlerini çözmek için başvurulacak en önemli vasıta ilimdir.

İlim, insan bilinci ile obje-nesne(varlık) arasında kurulan doğru yahut doğruya yakın bir münasebettir. Bu münasebet, maddî değildir. Zihnin, düşünce vasıtalarının mahiyetine uygun olarak, soyuttur. Yani bilinç(şuur), kendi dışında var olanın; yani nesnenin zihindeki hayalini kavrayan "kavramlar" ile düşünür.

BİLİM NEYE HİZMET EDİYOR?

Çağımızda, evet bilim ve teknoloji hızla ilerliyor, ancak nereye ilerliyor? İnsanlığın hayrına mı? İnsanlığı, kendi hayali dünyalarına ve düzenlerine götürmek isteyen güçlerin amaçlarına mı ilerliyor?

Bütün bilim dallarını göz önüne getirelim, özellikle "insanlığın sağlığıyla ve geleceğiyle ilgilenmesi" gereken bilim dallarına bakalım. Bu dallarda en hakim parametre para değil midir?

Öte yandan, toplumlar teknolojik gelişme kat ettikçe, her ne kadar hayat kolaylaşıyor gibi görünse de, tatminsizlik, bunalımlar ve ruhsal çöküntü artıyor. Geliştirilen teknoloji ve ortaya çıkan kirlilik; çevreye, insana ve canlılara zarar veriyor. Bir yandan da bilimsel eğitim adı altında yapılan evrim teorisi, ateizm ve natüralizm-determinizm propagandaları ile gerçeği sorgulaması gereken zihinler köreltiliyor. İnsan ruhu zehirleniyor ve modern toplumlar ruhi-ahlaki açıdan tarihin en büyük çöküntüsünü yaşıyor.

"Sizin En Hayırlınız, Ahlâkça En Güzel Olanınızdır." (Buhârî)