Bir dönem devlet, mafya, siyaset üçgeni olarak anıldı Susurluk. Oysa ayranıyla anılıyordu ne hoş… Şimdi de Karasu anılmaya başlandı müftü, soruşturma, basın üçgeniyle. Gerçi daha kötü anılıyordu ya yıllardır, hayır mı oldu şer mi bilemedik. Tabii işin gırgırında değiliz ama ne acı tevafuktur ki Karasu’nun müftüler ile ilişkisi pek de sıcak olmadı son yıllarda. Şahsa münhasır değil sözlerim. Ne giden müftümüzü, ne mevcut müftümüzü ne de misafir müftüye bir ithamımız yok elbet ama acı bir tevafuk ile anılıyor Karasu son yıllarda.

Giden müftümüz Mustafa Aydın (ki şahsen çok severim, aynı zamanda nikahımı kıyan değerli bir kişi benim için) Karasu’dayken soruşturma ve ifadelerle uğraştı. Giderayak da Sakarya’nın il basınıyla yüzgöz edildi ve kendisi mutsuz ayrıldı ilçeden. Bunu da dip not vereyim. Kendisini örneğe dahil ettim ama bahsedeceğim konuyla benzerliği olmasa da Karasu, müftü, basın üçgeninde adı geçti ne yazık ki…

Derken misafir bir müftüyü ağırladı Karasu, Ramazan Bayramı’nın Cuma günü. Namaz öncesi bir vaazda bulundu ve malum basından takip ettiğiniz “Yüzde 90’ı Selanik göçmeni ve sabetayist. Ne demek sabetayist? Müslümanlığa girmiş gözüken Yahudiler. Aslında Müslüman değil” sözlerini zikretti. Neticesinde soruşturma başlatıldı ve rutin işlemler gereği açığa alındı.

Şahsı tanımıyorum. Aldığımız duyumlara göre siyasetle işi gücü olmayan ve adı da hiç siyasi kulislerde geçmemiş biri. Dedim ya, tanımam, diyenlerin sözleri bunlar. Ama bir müftünün hem tarih hem matematikle birleştirdiği söylemleri kesinmiş gibi söylemesi ne derece doğru? Şimdi soruyorum Akçakoca İlçe Müftüsü Sayın Şaban Soytekinoğlu’na:

“Türkiye’ye, Osmanlı toprakları olan Selanik’ten kaç göçmen mübadele ile geldi? Bu gelenlerin yüzde 90’ı dışında kalan sizin deyiminizle gerçek Müslüman ve Türkler’in sayısı kaç? Çetelerin yağmasından kaçarak kağnılarla, sırtlarında bohçalarla gelen kadın ve çocuklar sadece yüzde 10 muydu? Gerisi ajan mıydı yani? Ve asıl kast edildiği üzere tepki toplayan Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, bu yüzdelik dilimin ne tarafında?

Hocam, olmadı bu söylem. Hem de hiç olmadı. Şahsını tanımadığım için bir yakıştırma yapamam ama söylemlerin ne hikmetse Kadir Mısırlıoğlu’nun sözlerini kulaklarımda çınlattı ve tüylerim diken diken oldu. Camilerde böyle talihsiz ifadelere yer verilmese daha doğru. Zaten dinle değil siyasetle ayrışmış bu toplum her şeyden nem kapmaya ve tepki göstermeye hazır. Bir huzur bulduğumuz camiler var, midemiz bulandı siyasetten artık. Gözünüzü seveyim etmeyin bu halka…