Kentsel dönüşüm, şehrin bir bölümünün veya ciddi anlamda büyük bir kısmının proje kapsamında sistematik bir şekilde mevcut yapı stoklarının olası depremlere karşı toprak zeminin ve üzerindeki yapının risk değerlerinin belirlenmesi, olası depremde yıkılması ve yıkılırken çevredeki diğer yapılara zarar vermesi olasılıklarını da içine katar. Kentsel dönüşüm riskli toprak zemin ve riskli yapıların kullanım dışına çıkarılarak yerine toprak zeminin yapısına uygun temelli yapıların yapılması ve bu sayede olası depremlerde yaşanabilecek can ve mal kaybının en aza indirmek için yapılan kamusal çalışmalardan biridir.

Karasu yerel basınında çıkan haberlere göre Karasu Belediyesi çarşı merkezde Atatürk Bulvarında bulunan Roma Pastanesi'nin olduğu bina hakkında yıkım kararı çıkartmış. 60 gün içinde tahliye edilmesi için hak sahiplerine yazılar gönderilmiş.

Haberi ilk okuduğumda dedim ki güzel haber sonunda çarşı merkezde bir kentsel dönüşüm projesi başlıyor. Fakat mevzunun öyle olmadığını öğrendiğimde şaşırdım. Hak sahipleri ile herhangi bir görüşme yapılmamış. Mülk sahipleri ellerine tebligat ulaştığında öğrenmişler yıkım olacağını. Bu bina yıkıldığında hak sahiplerine para mı verilecek, yeni yapılacak binadan daire veya dükkan mı verilecek diye düşünürken hak sahiplerine herhangi bir şey verilmeyeceğini öğrendim. Bina deprem riski taşıdığı gerekçesiyle belediye tarafından yıkılacak ve gerisine karışılmayacakmış. Mülk sahipleri hem evlerini dükkânlarını kaybedecek hem de yenisini yapmak isterlerse ceplerinden ödeyip yapacaklar. Bu nasıl bir projedir anlamak mümkün değil.

Kentsel dönüşümün iki üç methodu vardır. Bakanlık ya da Belediye kim bu işe kalkışıyorsa önce oturur mülk sahipleriyle tek tek yada toplu görüşür.

1-) Exper raporunda belirlenen değer mülk sahiplerine ödenir ve evi yada dükkanı satın alınır. Yeni yapılacak binanın tüm kazancı bakanlığa ya da belediyeye kalır. İhaleye verilecekse müteahhit kazanır.

2-) Yıkılacak bina ile yeni yapılacak binadaki dükkân ve daire sayısı eşitse bina yıkılır yeni yapılanda hak sahiplerine mülk verilir. Bu halk tarafından kazançlı bir yöntem olduğu için yöneticiler tarafından tercih edilmez.

3-) Yeni yapılan binada yeterli sayıda dükkan ve daire çıkmıyorsa ya hisseli olarak bölünür yada hakkını satmak isteyenlerle anlaşılır. Bu süreçte de daire ve dükkân sahiplerine de kira yardımında bulunulur. Yeni bina yapılana kadar insanların sıkıntı çekmemesi için.

Hemen hemen her tercihte ana unsur vatandaşın mağdur edilmemesidir. Şimdi dönelim Karasu Belediyesi'nin yapmak istediğine. Yani hangi kanuna hangi yasaya dayandırılarak yapılıyorsa bu işlem vicdanen doğru bir iş değil. O binada milyonlarca liralık dükkânları olan insanlar var. Adamın dükkanını yıkacaksınız bu insanlar aylar belki yıllar sürecek bir yıkım ve yeniden yapılma sürecinde ne yiyecek ne içecek dükkanlarını nereye taşıyacak. Ev sahipleri ne yapacak nerede kalacaklar düşünen var mı?

Öylece yıktığınızı hak sahiplerine tek kuruş vermediğinizi düşünelim. Kendinizi o insanların yerine koyun. Diyelim ki 10 milyon liralık bir dükkânınız var. Ayda 30.000 lira kazanıyorsunuz. 3-4 kişiyi istihdam ediyorsunuz verginizi ödüyorsunuz. Diyorlar ki 60 gün içerisinde dükkânı boşalt yıkacağız. Sonra? Sonrası yok. Mülkün gitti, işletmen gitti, çalışanların işsiz kaldı. Çarşıda başka dükkân baksan cebinde 10 milyon liran var mı? Dükkân kiralasan geçici süre başka maliyet. Yıkılan binanın bütün hak sahipleri toplansa yeni bina yapmak isteseler herkesin banka hesabında milyonları var mı? Müteahhitte versen yarı yarıya zarar edeceksin keza o adamda para kazanmak isteyecek doğal olarak.

Nerden baksanız problem, bu tek bina için böyle yarın tam o binanın yanındaki Güvercin Lokantası'nın olduğu binaya sıra gelecek. Mahkeme sürecindeymiş. Aynı problemler gene yaşanacak. Hükümet Konağı'nın yanındaki devasa yeşil bina var. Oraya da tebligat gönderilmiş. Orada kat kat fazla daire sahibi var. Bu insanların mağduriyetleri nasıl giderilecek. Bunu kamuoyunun vicdanına bırakıyorum...