Karasuspor, bugün için çok zor şartlardan gecen bir futbol süreci yaşıyor. 17 Nisan’da başlayacağı deklare edilen BAL (Bölgesel Amatör Lig) yarışında kulüp kulislerinden gelen bilgilere göre, kolay lokma olmayacağız mesajı olsa da takım gücü bunu ne kadar destekler? Takıma bazı takviyeler yapılsa da takım içinde kaleden başlayarak gol noktalarına varan eksiklerin olduğu, bu mevkilere gerekli oyuncu takviyesi olmazsa, Karasuspor’un gruptaki işinin hiç de kolay olmayacağını söyleyenlerin sayısı, hiç de az değil. Bir takımın düşeceği, tamamının Sakaryalı takımlarından oluştuğu grupta, BAL heyecanı kapıya dayanırken, Karasu’nun sorumluluğunu üstlenenler sanırız gereken yerleri onararak lige başlamayı, kendilerine hedef seçeceklerdir. Hiçbir maç oynanmadan kazanılmıyor ve de kaybedilmiyor. Daha kendini göstermeyen BAL yarışı içinden, önümüze futbol bilgisi konmadan, biz de buradan korku yaratacak değiliz. Ama Karasuspor’u yazdığımıza göre, yazdığımız gazete ve internet medyası da Karasu’ya hitap ediyorsa ilçenin spordaki marka değeri en yüksek takımın eksilerini artılarını ortaya dökerek, uyarıcılık görevini yapmakta bizim işimiz. Oynanmayan ligin içinden şampiyon kim olur? Kim düşer diyerek otokritik yaparken, şampiyonluk için önemli paralar harcayarak farkındalık yaratacak kadrolar kuran, hedeflerine önce grup birinciliğini, sonrada TFF 3 çıkmak adına Play-Off’u koyan Hendekspor ile Sapanca gençliği biz biz de biriken bilgiler eşliğinde Sakarya grubu şampiyonluğunda ilk bir için aday gösterebiliriz. Geriye ne kalıyor? Kalaycıspor, Pamukovaspor ve Karasuspor. Eh bunlar da düşmemek adına mücadele eder demek için futbolu çok bilmeye de gerek yok. Not: Sanırım bu hafta içinde de Karasuspor cephesinde, şartlar zorlanarak transfer gelişmeleri yaşanabilir. Eğer böyle bir şey olursa bunları önümüzdeki haftanın içindeki sarı kırmızılı yorumumuz içinde kaleme alırız.

OH YAVRUM OH (MİLLİ SERVET)

Bu ne be, bu ne biçim milli duygu, bu ne biçim milli ödül. Millet açlıkla boğuşuyor, ülke ekonomisi tepe taklak olmuş TFF’ye bakar mısınız? Hollanda ve Norveç galibiyetlerine oynayanlara 100 EURO, sonradan oyuna dahil olanlara 75 Bin EURO, kadroya girenlere 50 bin EURO. Şaka gibi bir şey be. Bu değirmenin suyu nereden akıyor be. Milli forma olmuş milli çıkar evi. Benim Liecteistain Milli takımında oynayan torunum şaşkın, bu ne be dede, hem de Euro olarak maç başı prim valla benim ağzımın suları aktı demez mi? Yahu arkadaş bunların hepsi zaten futboldan ihya olmuş oyuncular, bu prim neyin nesi, valla benim milli duygularım köreldi. Daha hiçbir şey belli değil, sonu belli olmayan bir turnuva için futbolculara akıtılan para, ah alır. Bu milli takım ve bu milli takımın başındakinden tutun da oynayanlara kadar bu prim sistemi milletin, işsizlikten kırılan asgari ücretle bile iş bulamaynların gönlünüm yaralar. Aylardır çalışmayan antrenörler, oynanmayan ligler, milyonlarca işsiz insanımızın olduğu bu süreçte bu şartlarda daha yolun başında milli takıma akıtılan servet değerindeki maç başı primleri verenlere de alanlara da hakkımı helal etmiyorum. Bakın bakalım dünya da böyle bir prim sistemi nerede var. Amatörlere para bulamayanlar milli takımından bütün kadrosuna dağıtılan parayı nereden buluyor? Böyle bir prim sistemi olmaz. Bu nedenle bu milli takım gittikçe cazibesini kaybediyor. Milli forma, milli özlem olmaktan çıkmış, milli gelir kapısı olmuş. Milli bir davayı parayla boğanlar, hakkım varsa ben hakkımı helal etmiyorum. Umarım şu an ebediyete olan Metin Oktayların, Şeref Hasların, Turgayların, Lefterlerin, Can Bartuların, Basrilerin, Naci Erdemlerin, Yılmazların, Baba Hakkıların kemikleri sızlamıştır. Biz biliyoruz ki onlar milli formayı milli duygularla hiçbir karşılık beklemeden sahada alınlarının son damlasına kadar mücadele eden Türk Futbolunun efsane isimleriydi. Ha unutmadan sıradan Litvanya’yı 2-0 öne geçmelerine karşın yenememelerinin karşılığında ne vereceksiniz bu milli kadroya.

HAFTANIN DÖRTLÜĞÜ

Bu dörtlük bir dostun yaşama vedası sonrası Ergün Özkan’ın işyerindeki odasının duvarına yazıldı. Ben oradan aldım benim sofranın üstüne koydu. Çok güzel bir anlatım, çok şey ifade ettiği için izninizle bu dörtlüğü büyük harflerle yazarak sizinle paylaşacağım. ASIL MARİFET BULUTTAYDI AMA, HERKES YAĞMURA ŞİİR YAZDI: Rahmetli Selçuk Gedikli’ye sevgilerimle... Ruhun şad olsun büyük Atatürkçü, Büyük Sosyal Demokrat, sosyal demokrasinin yol alması için yıllarca uğraş veren büyük dava arkadaşım. Bugün bu ilde Selçuk Gediklilere, Ünal Ozanlara dünden daha fazla ihtiyaç var.