Astrolojinin kadim bir ilim olduğundan neredeyse her yazımda bahsediyorum. Biraz da astrolojinin evrensel olma durumuna değinelim. Astroloji dünya üzerindeki her insan için aynı şekilde çalışır.

Astrolojik yorum yapılırken de kültürler ne kadar farklı olursa olsun insanın özüne en uygun olanı söylemelidir. Çünkü her ne kadar coğrafi ve kültürel farklılıklar da olsan insan özünde aynıdır.

Dünya üzerinde zaman içinde çeşitli topluluklar ve devamında kültürler oluşuyor ve her kültür kendi içinde bir takım olgulara, kurallara sahip. Bizler de bunlara uygun yaşamaya çalışırken bir takım davranış ve düşünceleri normal kabul ediyoruz. Ama bu normal olan bizim özümüze, doğamıza ne kadar uygun?

Örneğim danışmanlarımda karşıma genel olarak şöyle bir profil çıkarıyor. Eşinize ilgi gösteriliyor musunuz diye soruyorum, çevresindeki insanlara göre ilgi derecesini belirleyip o kabul ediliyor. Çoğunlukla kişi kendi hislerini yok sayıyor ya da büyük bir sevgi hissediyorsa bunu dile getirmeye, davranış biçimi haline dönüştürmeye çekiniyor. Çünkü farklı görünmek istemiyor.

Bir başka örnek ise kadın ve erkek davranışları üzerine, Kadınların çok konuştuğu ve sabırsız olduğu kabul görüyor. Kadının doğasında daha az konuşmak ve çok sabırlı olmak vardır. Bütün bunları kadim bilgiler bize gösteriyor. Ve çok konuşan bir kadında genellikle 2. çakra aktif değildir diyebiliriz.

Erkeklerin ise kadını çok anlayan hali kabul görüyor ama erkek doğasında empatik değildir. Erkekler kadınlara göre şekil alırlar, hayata kadının balkonundan bakarlar. Ama erkek egemen bir toplumda olduğumuz içim maalesef bu durumun tersini herkes normal diye kabul eder oldu.

Zaman içinde korkularımız bizi yönetiyor ve düşüncelerimizi bastırıyor. Doğamızdan ister istemez uzaklaşıyoruz.

Özellikle kadın olmanın günümüzde normal kabul edilen davranış şekilleri kadının özüne hiç uygun değildir.

Bir olay karşında karar vermeden önce ya da önyargılı olmadan önce onun çevremizde normal kabul edilmesinden ziyade bu benim doğana ne kadar uygun diye kendimize sorarsak özümüzle bir ve bütün yaşamış oluruz.