Her zaman değindiğim ve her zaman değineceğim konulardan biriyle başlıyorum. Eğitim. Eğitim dediğimizde aklımıza sadece okul geliyorsa hala öğrenemedik demektir. Birde eğitim denilince eş zamanlı ‘öğrenme’ canlanıyor kafalarda!

Öğrenme, eğitimin gereklerinden yalnızca biridir, eğitim öğrenilenleri davranış olarak gösterirken sadece bilgi değil bilinç sahibi olmadır. Bununla birlikte yaşam davranışlar örüntüsüdür. Eğitimi öğrenmeyle sınırlandırmadan, öğrenilenleri düşünerek çoğaltmalı, mutlak olana saplanmadan ön yargıdan kaçınmalı.

Ön yargıdan kaçınmak ise ezbersiz eğitim yolundan geçmektir.

Toplum olarak düşünmekten kaçınılıyor, oysa düşünmek bizlerin bakış açısını genişletir. Düşünmeyi öğrendiğimizde ezbersiz ve ön yargısız yaşamayı da öğreniriz. Düşünmeyi sağlayan her durum ön yargıdan bir tık daha uzaklaşmayı sağlar. Bilgi ve düşünme arttıkça ön yargı azalacaktır, lakin bilgi eksikliği ön yargıyı çoğaltacaktır.

Kesinliğinden ‘emin olunan’ bilgileri ezber yoluyla aktarmak ve ezberlenmesini beklemek de yine bir ön yargıdır.

Ezber kelimesi Farsça kökenli bir kelimedir ve Türkçe karşılığında bazı anlam karışıklıkları bulunmaktadır. Gündelik toplumsal yaşamda ezber kelimesi bazen olumlu bazen de olumsuz anlamları sunmaktadır. Örneğin ‘ezbere bilme’ bir şeyi çok iyi bilmek haline gelirken, ‘ezbere iş görmek’ ya da ‘ ezbere konuşmak’ gibi deyimler, işi gelişi güzel yapmak ve düşünmeden konuşmak anlamına gelebilmektedir. Eğitim ve Eğitim Bilimleri sözlüğünde ezbercilik; dersleri ve konuları kavramadan, olduğu gibi belleğe yüklemeye, anlıktan anımsamaya dayalı öğrenme yolu ya da eğilimi şeklinde tanımlanmaktadır.

Örneğin, Fen Bilimleri dersinden sınava hazırlanan Sevilay, sınavın kolay olacağını düşünür ve elektrik devreleri konusunu genel okur. Çalışmış olmasına rağmen sınavda temel kavramları sıralayamaz. Sınavda anımsama gerektiren sorulara cevap veremiyorsa bu ‘öğrenmenin gerçekleşmediği durumdur’.

Ertuğrul konuyu defalarca okur ve tekrar yapar, Sevilay’ın aksine temel kavramları sıralamıştır, lakin aynı konu ile ilgili problem çözmede başarısız oluyor, bilgiye sahiptir fakat anlamamıştır bu ‘ezber durumudur’.

Mehtap ise aynı bölümü okur, dikkatlice anlamaya çalışır ve konuyla ilgili detaylı çözümleri kavrar. Sınavda konuyla ilgili problemleri çözer ve başka durumlara uygulayabileceğini gösterir bu ‘öğrenmedir’.

Çocukların geleceği için her türlü ezber ve ezber durumlarından soyutlanmamız gerekir. Çocukların olası durumlara karşı ezber yapmalarını değil, aksine hayatla ve yaşamla iç içe anlam bütünlüğü kurmalarını sağlamalıyız.