İlk olarak 1800 yılında Alessandro Volta tarafından icat edilen batarya teknolojisi o dönemlerde tabii ki bildiğimiz anlamdaki pillerden çok çok uzak bir noktadaydı. Adeta sadece bilimsel olarak bulunmuş ve kanıtlanmış olabilmesi için çok küçük seviyelerde elektrik depolayıp açığa çıkartılabilmişti. 220 yıl önce icat edilmiş bir ürün var elimizde ve etrafımıza baktığımızda teknolojik gelişmelerin ve bunların yaygınlaşmasının da etkisiyle piller neredeyse hayatımızın vazgeçilmezleri arasında diyebiliriz. Duvar saatinden kumandalara araçlarımızdaki akülerden cep telefonlarımıza ve daha onlarca ürünlere hayat veriyorlar ancak şunu sormadan edemiyorum acaba yeterli mi?

 

1876 yılında icat edilmiş olan yani pillerden 76 yıl sonrasından bahsediyoruz ilk telefonların aksine aradaki 76 yıllık gecikmeye rağmen inanılmaz ilerlemeler olurken piller son 15-20 yılda birazcık da ufalmalarının dışında hiç bir ilerleme kaydetmemiştir.

 

Pil teknolojisi ağacına bakarsanız en son sunulan yenilik 1991 yılında Japonlar tarafından ortaya çıkarılan Li-Ion pillerdir. Şimdi tekrar hayal edelim bu konuya araçlardan örnek verelim; 1991 yılında üretilen araçları gözünüzün önüne getirin ve her anlamda güncel araçlarla kıyaslayın aralarında hâlâ kullanılan özelliklerde yüzde bin 500’lere yakın iyileştirmelerle birlikte o zamanlar aklımıza bile gelmeyen onlarca özelliklere sahip oldular.

 

Li-Ion pillerin ise 1991 yılından itibaren sadece gelişen teknoloji ile birlikte pil sarımının ilerletilmesi ve küçük pillerin kapasitelerinin artması olmuştur. İşte pil teknolojisinde dünyamız şuanda bu noktalardadır. Verdiğim örneklerle anlatmaya çalıştığım özetle her şey inanılmaz bir hızla değişir ve gelişirken hayatımızda bu kadar önem arz eden ve her alanda kullandığımız ticari olarak da büyük bir öneme sahip olan ürün neden geçen 220 yılın ardından hala emekleme aşamasında bulunmaktadır?

 

Birde tarihsel süreçte diğer ürünler gibi üst seviyelerde olsalardı ne olurdu onu hayal edelim ve biraz sonra elinize alacağınız cep telefonunuzu örnek verelim. Tamamen aynı şekilde görünseydi ve 1 saatlik dolumun ardından iki ay boyunca aralıksız kullanabilseydiniz?

 

Diğer gelişen ve değişen ürünlere göre en önemli nokta ise enerjinin depolanabilmesini sağlaması olurdu. Bir kalem pil boyutunun içerisine 10-20 kw enerji sığdırılabilseydi enerjinin boşa üretilmesinin önüne geçilebilirdi. Şuan evinizde buzdolabının çalışmasını sağlamak için bir termik santralde kömür yakılıyor ve öylece üretiliyor. Her zaman bir miktar daha fazla üretilmek zorunda olan bir sistem var. Çünkü yeterli miktarda depolayamıyoruz. Eğer yapabilseydik her noktaya kablo tesisat çekmeye gerek olmadan tüm eviniz birkaç günlük enerjisini bir kalem pil boyutu ve ağırlığında pilden sağlayabilirdi. Yani güneş sisteminin dışına kadar uydu gönderebilen insanlık için şu anki piller neredeyse bir hiç denilebilir.

 

Gelişimleri neredeyse hiç olmamıştır diyebiliriz. Umalım da bu noktadaki çalışmalar elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla mevcut pil teknolojisinin yetersizliği gittikçe ortaya çıkar ve insanlığın teknolojik gelişimine paralel geliştirilmiş pilleri kullanmaya başlarız. İyi haftalar.