Korona virüsün ülkemize ve dünyaya verdiği her konudaki zararını yaza yaza bitap düştük. Futbol topunun döndüğü ilgi çekici alanlar, bizim ilgi alanımıza girdiği için, biz bu asrın tehdidinin futbolumuza verdiği hasarın içinde gezip duruyoruz. Dünyanın da derdi bu, bizim de derdimiz bu. Amma velakin bizdeki programsızlık çan sıkıcı. Biz de her şey sağlık kurulunun değil siyasi ağızdan çıkacak sözlere bağımlı olduğu için bir türlü taşlar sağlıklı olarak yerine oturamıyor. Ne günlük yaşamımızda huzur var ne de gelecek günlere umut yükleyebiliyoruz. En büyük sıkıntı, en büyük sorun TFF’nin amatör futbola karşı ortaya koyduğu performans. TFF Süper, TFF 1, TFF 2 ve TFF 3 karşı gösterdiği hoşgörüyü futbolun beşiği amatörlerin önüne koyamayan TFF yönetimi son olarak BAL için bir kez daha geri adım atması bu lige yatırım yapan, lig oynanacak diyerek harıl, harıl çalışan takımların moralini, umudunu yerle bir etti.

Bir ileri bir geri vitesle güne göre bu ligin içindeki takımların gazı alınan takımlar da her gecen gün oynama umudu geri vitese geçiyor. Tamam anladık Avrupa’da da bu ayardaki ligler erteleniyor, hatta tamamen oynatılmama ihtimali var. Ama bir fark var, orada ekonomik sorun yok, orada bu takımlara devlet desteği var. Bizde? Bizde her şey takımların sırtına yüklü yol alıyor. TFF çıkacak ortaya, ligi ya oynatacak ya da oynatmamak adına kara alacak. Ve diyecek ki: “Masraflarınızı bize fatura edin ödeyelim”. Milli takıma dünyalarca prim veren, en büyük bütçeye sahip TFF, bunu yapsın ve bu işi daha fazla uzatmasın, olsun bitsin. Bu gidişle bu önlemlerle bizim ülkemizde ne Koronavirüs biter ne de ülkenin başka sorunları. Yolun başında dedik, yineleyelim, BAL takımlarına verin yaptıkları harcamaların karşılığını hesaplarına yatırın, sonra erteleyin bu ligi ve çile bitsin. Zaten bu saatten sonra bu lig ve bu ligin sonuçları kimseyi çok az mutlu eder.

ZEKA VE AHLAK ÜZERİNE

Haluk Bilginer tiyatronun ve sinemanın bugün için yaşayan önemli bir karakteri. Geçenlerde onun Ahlak ve Zeka üzerine yazılmış bir dizi tespitine tanık oldum. Bugünü iyi yansıttığı için aldım ve bana ait köşe içeresinde ağırladım. Bana göre ibretlik tespitler. Umarım siz de okur ve bu tespitleri sorgulama şansını yakalamış olursunuz. Buyurun başlıyoruz…

Müşteriyi kazıklamak (Ticari zeka); istisnalara saygımız var, Halkı sürekli kandırmak (Siyasi zeka): Kananlar uyanmıyorsa siyasetçi ne yapsın? Şike yaparak kazanmak (Sportif Zeka); İyi niyeti suiistimal etmek (Kıvrak zeka); Nasıl ama? Bugünle örtüşmediğini kim söyler, kim iddia edebilir ki. Benim ülkemde maalesef bunlar hala yaşanıyor ve biz hala bu filmi tekrar tekrar izlemekten yorulmuyoruz. Haluk Bilginer bu tespitleri şu sözler eşliğinde noktalıyor: Bir ülkenin bu tür kıvrak zekaya değil, ahlaka ihtiyaç var. Siz ne diyorsunuz?

BİR AVUKAT (AYDOĞAN SEZER) BİR SPOR ADAMI (ATİLLA TAPŞIN)

Nisan ayında bu ilin sporda siyasette ün yapmış iki insanının ölüm yıldönümleri. Peşin sıra ebediyetteki takvim yaprakları içinden gönlümüze konuk oldu. Önce spordan başlayalım, sonra siyaset penceresinden içeri gireriz. Atilla Tapşın; bu ilin potalardaki oyuncu, eğitimci profiliydi. Tapşın, aynı zamanda Sakaryaspor kurucuları arasında da yer alırdı. Hem insani hem de sportmen yanı ve güçlü fiziği ile salonların beyefendisi olan Atilla Tapşın, 4 Nisan 2019’da aramızdan ayrılmış. İki yıldır ebedi alemde olan, ölene kadar hep aradığım sorduğum, benim için önemli bir dost, önemli bir abi olarak onu saygıyla ve sevgiyle yad etmek istiyorum. O gittikten sonra bana sorarsanız potalar bile öksüz kaldı. Gelin şimdide siyaset kulvarına doğru uzanalım. Daha dün gibi sosyal demokrat alemde Ünal Ozan ve Selçuk Gedikli gibi anılan, hatırlanan isimler arasında olan Aydoğan Sezer, ebedi alemde beşinci yılını geride bırakmış. Bu üç avukat şimdi ahiretteler. Hepsinin birbirleri olan ilişkileri içinde sosyal demokrat rozet, CHP, Atatürk, Cumhuriyet sevgisi bu şehirde onlarda büyüdü. Ben şahsen bu üç Avukatın CHP evindeki eksikliğini hep hissederim. Ne diyelim ruhları şad olsun. Ve bu anlatımların sonunu Aydoğan Sezer’in ölüm sonrası baş ucuna konulan sözleri ile noktalıyorum: GİTTİN Mİ BÜYÜK GİDECEKSİN, AYRILIK BİLE GURUR DUYACAK SENİNLE.