16 Nisan referandumunda Karasu’dan 68.75 evet, 31.25 hayır oyu çıktı. Bu sonuç referandumda birlikte hareket edeceklerini deklare eden AK Parti ve MHP’nin 1 Kasım genel seçimlerindeki oy oranları toplamının (78.7) altında kaldı. AK Parti, 1 Kasım’da tek başına ilçede 68.3 oranına ulaşmıştı. Buna seçmen sayısındaki artış eklendiğinde, iki parti arası işbirliği kararına en azından MHP’nin ve bir kısım AK Parti seçmeninin uymayıp hayır oyu kullandığı sonucuna varılabilir. AK Parti İlçe başkanı Av. İshak Sarı, başta referandum sonuçları olmak üzere erkene alınan kongreler, yeniden aday olup olmayacağı, partinin belediye meclisi grubundaki çatlak, 46 milyonluk ihale ve partide yapılacağı söylenen ayıklama gibi güncel konuları Karasu Haber Gazetesi İmtiyaz Sahibi Cihan Ersöz'e anlattı. İşte Ersöz’ün soruları ve Sarı’nın samimi cevapları:

 

Ak Parti’nin kongre süreci öne mi alındı?

- Henüz bize gelen takvim yok. Ama referandum öncesi başlaması beklenen takvim, MHP Genel Başkanı “Getirin şu meseleyi neyse bakalım halledelim” deyince ötelendi. Normalde Haziran-Kasım arasında başlayacak olan süreç erkene alınıyor.

 

Üç dönem kuralı devam ediyor mu?

- Şunu biliyorum; dediler ki üç dönemi bitiren arkadaşlar aday olmasın. Sakarya'da Serdivan ve Geyve başkanları üç dönemi doldurdu. 2007'den sonra kongrelerde aday yarıştırılmadı. Aslında yarış partiye kazanç sağlamıyor. Küskünlükler bir dahaki seçime, kongreye kadar toparlanamıyor. Genel Merkez böyle irade göstermiş. Bu ne kadar içinde demokrasi barındırıyor derseniz, aslında siyasi partiler ne kadar içinde demokrasi barındırıyor sorusunu sormak lazım. Yani yasanın kendisine bakmak lazım... Partinin siyasi kademelerinde görev yapmak istiyorum, söz sahibi olmak istiyorum, milletvekili olmak istiyorum dediğiniz zaman kanun orada başlıyor. Burada partinin halk nezdinde de kendi içinde de diri tutulması için bu gerekli. Şöyle düşünelim. Adayları serbest bıraktık. Genel Merkez de karışmıyor, nasılsa sandıktan ne çıkarsa denildiğinde olaya binlerce şaibe, kargaşa ve Genel Başkanın burada elinin zayıflaması anlamına da gelir. Onun için bir aşamadan sonra Ak Parti kongreleri tek adayla yapıyor. Zaten buralarda gönüllü çalışacak adam lazım. Partinin bir arada tutulması anlamında olağan bir şey bana göre.

 

Yeniden aday olacak mısınız?

- Daha önce belirttiğim gibi, sorulursa devam ederiz. Bu bize sorulup sorulmaması meselesi değil aslında. Burada çok mütevazi davranmak açıkçası bize de zarar veriyor. Biz Ak Parti Teşkilatı olarak Karasu olarak disiplinli, kurallı, kendi ayaklan üzerinde duran, Genel Merkez ölçeğinde ve bizim yönetmeliğimiz gereği harfiyen çalışmalarını yerine getiren bir ilçe yönetimiyiz. Bunu çalışmalarımıza bakıldığı zaman Ankara da görüyor. İlk beş ilçe arasındayız. Bu konuda mütevazilik göstermeyeceğim. Neden? Çünkü fedakarlık ne ise sonuna kadar yapıyorum. Bir toplantımızı dahi haftada yapmadığımız, grup toplantısını aksattığımız olmamıştır.

 

16 Nisan referandumunda Karasu’da beklediğiniz sonuca ulaştınız mı?

- Evet ulaştık. Oyumuzu korumamız bizim için bu şartlarda doğal bir şey. Çünkü 15 yıldır bir Ak Parti iktidarı var. Vatandaşın ayağına diken batsın, bizden biliyor. 1 Kasım'a göre 1 puana yakın da artışımız var. Bunu bizim oy oranımızda düşüş yok diye değerlendirebiliriz. Bunun haricinde vatandaş her türlü memleket meselesinde sorumluluğu iktidara yüklüyor. Şöyle düşünüyordum MHP’yle birlikte yüzde 70-72 gibi olur diyordum. Benim düşüncem mahallelerde oldu ama merkezde olmadı.

 

Nasıl bir çalışma yaptınız?

- Referandum meselesi açıklandığından beri sahadayım. Yaklaşık iki aydır da mahalle mahalle, adım adım gezdik. Sadece hafta sonları merkezlerde düğün, cemiyet gibi etkinliklerde kalıyorduk. Onun haricinde oluşturduğumuz SKM’mizin programı doğrultusunda mahallelerimizi gezdik. Kadınlarımız iki yüzün üstünde ev toplantısı yaptılar. Gençlik Kolları bizimle beraberdi. Bize de gelmediler diyecek durum olmadı. Mahallelerde, kahvehanelerde, ana kademe olarak evlere çok gidemiyoruz ama sivil toplum örgütleriyle toplantılar yaptık.

 

Bu çalışma sırasında kamu kurumu olarak belediyenin müdahil olduğu iddiaları var.

- Bize kurum olarak katkısı yok. Ak Partili belediye ve meclis üyeleri ve Belediye Başkanı’nın görevlendirdiği bir başkan yardımcısı gezilerimize katıldı. Bir de onun bölgesini ilgilendiren bir meclis üyesi ve ana kademe ile Gençlik Kollarından geldi. Başkan bir tek milletvekili Mustafa İsen'in geldiği gün merkezde bizimleydi. Onun haricinde de sorduğumda, "Belim ağrıyor, belimde problem var onun için gelemiyorum” dedi.

 

MHP’nin size evet anlamında katkısı oldu mu?

- Katkısı muhakkak olmuştur ama daha çok dış mahallelerden... Daha fazla beklerdim. Büyük miktarda bir katkı olduğunu düşünmüyorum. Onların kendi içinde bir Kasım'dan beri süre gelen bir çekişme var. Halkın içinde Meralciler, şunlar bunlar gibi. O sürecin devam etmesi olumsuz yansıdı.

 

Belediye meclisi grubunuzda bir ayrışma söz konusu. Son toplantıda bazı üyeleriniz oturumu terk etti. Bu protestoyu nasıl yorumluyorsunuz?

- Belediye Başkanımızın grup toplantılarına gelmesi lazım. Temel meselelerden bir tanesi bu... Oraya gelip meclis üyelerinin kafalarındaki soru işaretlerini gidermesi lazım. Bana gündem gelir okuturum. Madde madde herkes fikrini söyler, oylama yaparım. Çoğunluk ne diyorsa ‘tamam arkadaşlar bu karara göre hareket ediyoruz' derim. Kendimce grup kararlarını kayıt altına almaya çalışıyorum. Bazı durumlarda farklı yaklaşımlar olduğunda bağlayıcı karar alamıyorsunuz. Bunu yaptığınızda şöyle bir itiraz geliyor “Bu konu şu yasanın şu maddesine aykırı. Yani grup kararı var diye ben bu yasaya aykırı hareket edip de yargılanamam" diyor adam. Ben ne yapacağım şimdi. Onu tutanak altına alıyorum. Orada grup kararına uyuldu uyulmadı, onu zaten kamuoyu görüyor. Ona benim yorum yapma gibi bir durumum yok.

 

Bir de kredi meselesi var. Önce grupta görüşülmüş. Sonraki seyrini biliyorsunuz; yorumunuz?

- Yüz milyon TL’lik kredi zaten ana gündemde yoktu. Belediye Başkanı'nın yine katılmadığı (Sorduğumda Büyükşehir Belediye Başkanı ile randevusu var denmişti. İyi hatırlıyorum) grup toplantısına bir başkan yardımcısı gelerek bilgi verdi. Bir anda önergeyle gündem dışı olarak gündeme sokulmaya çalışıldı. Hatırladığım kadarıyla bazı arkadaşlar böyle bir kredi temininin zaten mümkün olmadığı yolunda görüş belirttiler. Bunun yasal boyutu var mıdır, yok mudur tartışılmadı. Sonra bunun kredi alımı için değil, kredi görüşme yetkisi isteği olduğu söylendi. Buna rağmen tartışıldı. Ben grup başkanına dedim ki madem itirazlar var o zaman Meclis'te görüşülsün öyle karar verilsin. Ancak Meclis sırasında verilen gündem dışı önerge başka şekle dönüşmüş. Dolayısıyla bir oldu-bittiyle Başkan'a kredi alma yetkisi verilmiş.

 

Meclis üyelerinin bunda kusuru yok mu?

- Seçimler tamamlanıp Meclis şekillendiğinde ben tüm üyelerimize belediye ve meclis üyeleri mevzuatı ile ilgili kitap dağıttım. Dedim ki siz ciddi bir iş yapıyorsunuz. Bu işinizi de ciddiye alın. Mevzuatı da bilin. Çalışın ki hata yapmayasınız. Yaptığınız işler kanuna ve mevzuata uygun olsun. Yoksa yaptığınız hatalar mahkemelerde önünüze çıkar. Sıkıntı yaşarsınız uyarısı yaptım. Dersine çalışan oldu mu diye sorulursa, çok azı diyebilirim. Bu meclis üyesi de olsa, ilçe başkanı da olsa öyle. Herkesin yapacağı görevle ilgili elinde kanun olması lazım ve okuması lazım. Bu kanunda adım adım her şey nasıl yapılması gerektiğini yazıyor. Usul, yöntem yazıyor.

 

19’a 6 çoğunluğunuz var. Encümen seçimlerinde neden fire verdiniz?

- Encümen ve diğer komisyon üyelikleri seçimlerinin yapılacağı meclis öncesinde grup olarak toplandık. Ve grup içi seçimi ile aday olacak arkadaşları belirledik. Encümen ve komisyonlarda baştan beri izlediğimiz bir yöntem var, bu iş sırayla yapılsın. Ancak grupta aldığımız karara bir arkadaşımız uymadı ve encümen üyeliğine aday oldu. Orada film koptu.

 

Grup kararına uymayan üyeyle ilgili bir yaptırım yok mu?

- Genel Başkan Yardımcısı konu hakkında basına yansıyan kısmıyla ilgili bizden rapor istedi. Daha önce de benzer konularda istenmişti. Ben yalansız, yanlışsız objektif bir şekilde yazıp gönderiyorum. Değerlendirmeyi Genel Merkez yapacak.

 

Çoğunluğa sahip bir iktidar grubunun yarısı oturumu bırakıp çıkıyor. Hafife alınacak bir durum olmasa gerek...

- Onu bana sormayın. Ben de olayı sosyal medyada canlı yayın sırasında fark ettim. Çıkıp gitmişler. Bunda çıkalım mı çıkmayalım mı diye kim-se sormuyor. Şunu net söyleyeyim. Ben seçilmiş meclis üyesi olsam, eğer bir işle ilgili yanlış bir şeyler olduğunu düşünüyorsam bunu ilçe başkanımla, il başkanımla, milletvekilimle paylaşır, istişare ederim. Daha da olmuyorsa kendime bir yol haritası çizerim ve şöyle derim: "Beni özgür bırakın. Ben meclis üyeliğimi bu şekilde yapmak istiyorum.” Bunlar insanların kendi tercih meselesi. Konuşamıyorsan veya konuşturulmuyorsan, bilemiyorum tabi oradaki işi gidip takip etmiyorum. Meclis üyesine de bu insanlar oy veriyor. Dolayısıyla hukuki sorumluluğu var, milli irade sorumluluğu var. Kanuna itaatsizlik varsa, orada hem vatandaşa karşı, hem oy aldığın kamu oyuna karşı, hem hukuka karşı bir sorumluluğun var. Kimse sana hukuksuzluk yap diyemez. Yap dese bile yapmaman gerekir. Meclis üyelerinin de, belediye başkanının da bizim de böyle bir sorumluluğumuz var. Üç beş kişinin iyiliği gibi gözüken şey kanunun aleyhine gözüküyor olabilir. Ama sen totalde kamuoyunun menfaatine göre hareket etmelisin. Çünkü sen Ahmet, Mehmet'in oyuyla seçilmedin. Karasu'yu temsil ediyorsun. Karasu'ya karşı sorumlusun. O çerçevede hukuki sorumluluğu yerine getirmen gerekir. Kimse sana hukuksuz bir iş yap diye dayatamaz.

 

46 milyonluk ihalenin ileriki aşamaları konusunda Ak Partili üyelerin sorumluluğu yok mu?

- Bu ihaleyi siyasi anlamda didiklemek gibi bir görevimiz yok. Meclis üyelerinin bir araya gelip de ihaleyi incelediler mi onu bilmiyorum. Haklarında soruşturma açılmışsa bu soruşturmayı açan, soruşturmayı yürütenlerin bu işleri yapması gerekir diye düşünüyorum. Açılmış ve devam ediyorsa onlar yapacak, yapmıyorlarsa hukuk önünde onlar sorumlu. Bu sadece Ak Parti’ye mahsus bir şey değil... Diğer meclis üyeleri de var onların da sorgulanması gerekir. Daha doğrusu şeffaf olarak kamuoyuna bir iş deklere edilmiş olsa bu kadar şaibe engellenmiş olurdu. Kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Başka ne diyebilirim.

 

Ak Parti 2014 yerel seçimleri öncesinde MHP’li Belediye başkanını transfer etti; sonra da par tinin adayı yaptı. Meclis üyeliği listesinde de o adayın kontenjanlarının kullanıldığı biliniyor. Geldiğimiz noktayı bir doku uyuşmazlığının sonucu olarak görebilir miyiz?

- Birçok şey belki oradan başlıyor. Ancak, bu gün bizim dışarıdan sorunmuş gibi gözüken şeyler, MHP döneminde de yaşanmış. Bu güne has bir şey değil ki. Ben şahsen siyaseti bir misyon, dava üzerine sürdürüyorum. Bilileri Ahmet olsa, Mehmet olsa oraya da giderim, buraya da giderim diye düşünüyor olabilir. Ben gidemem kardeşim! Benim misyonum belli. Benim görevimi sonlandırabilirler. Varsın olsun. Kendi dünya görüşüme uygun bir misyon oluşmadığı sürece benim öne ya da arkaya gidecek bir ihtimalim yok. Benim sığabileceğim kap belli. Ben ısrarla her kaba sığamam. Her kaba sığmaya çalışırsam problem oluşabilir. Yaşananları bu gözle değerlendirmek gerekiyor.

 

Meclis grubu ile belediye başkanı arasındaki bu gerilim partiye nasıl yansıyor?

- Samimiyetle söylüyorum, bu konuda vicdanım çok rahat. Öyle olmasa ben burada rahat duramam. Bana şu yeter. Bizi saçma sapan işlerle, dışarıdan algı operasyonu ile kirletmeye çalıştılar ama bunların hiç biri tutmadı. Niye? Bizim önümüz arkamız belli. Bu algı operasyonu yapmaya çalışanların tek derdi ya bizim gibi ol, ya da bırak git anlayışı. Ak Parti kitle partisi. Ben Ak Partiliyim diyen insanlara kucak açıyoruz. Açmak durumundayız ama bununla beraber bizim anlayışımızın hakim olması, bizim bozulmamamız lazım. Toplum politikayı aslında çok iyi takip ediyor. Hükümetin icraatını, inişleri çıkışları, gündemi iyi takip eden bir toplum. Siyasetçileri de iyi takip ediyor. Siz bir görev ifa ediyorsanız kalbinizi, duruşunuzu bozmamanız lazım. Size yakıştırılan görevi en iyi şekilde yapmanız lazım. Şöyle bir laf var. İmamın sarığı leke kaldırmaz. Biz tam buradayız. Aslında biz leke kaldırabilecek pozisyonda değiliz. Olmamamız da gerekiyor. Bu halkın inancını, teveccühünü kaybetmememiz lazım.

 

Genel Merkez’in referandum sonuçlarım dikkate alınarak parti içinde bir temizlik yapmaya hazırlandığı konuşuluyor. Sarığın lekelendiği saptanırsa belediye yönetimi de bu temizlik kapsamına alınabilir mi?

- Genel Merkez sonuçlara bakacak, değerlendirecek. Bunu hakkaniyetle, halkın nabzını tutarak, belli güç odaklarının etkisi altında kalmadan yapmalı. Referandum sonuçlarının bizim için de bir anlamı var. Bunu iyi idrak etmek lazım. Bizim bu beklentilerimiz niye gerçekleşmedi? Aslında muhalefet tarafından koparılan bu fırtına bizim beklentimizin yüksek olmasından kaynaklanıyor herhalde. Onların şu anda aldığı oyu tahmin edememelerinden kaynaklanıyor. Onlarda bu yüzde 48- 49'u beklememelerinden, bizim de yüzde 51,5’u değil de yüzde 55- 60 hedeflememizden kaynaklanıyor. Yoksa arada 1 milyon 300 bin oy fark var. Birçok il nüfusundan fazla. Falan filan.

 

Birçok büyükşehri kaybettiniz ama…

- Büyükşehirleri kaybetmedik. Yüzde 50'i aşağıya çekmiş oldu. Orada referandum evet hayır işin içine giriyor. Öbür tarafta partiler giriyor işin içine. Bununla bunun kıyaslaması çok normal bir şey değil. Bu bize bir şeyleri göstermeye vesile olsun. Partimizde en alt kademedeki teşkilat mensubu olarak benim şahsen partimden beklediğim bu analizi, manipülasyon ve algı operasyonlarına kapılmadan hakkaniyetle tabanın sesine kulak vererek, daha objektif kriterlere uyarak yapmasıdır.

 

[21 Nisan 2017 - Karasu Haber Gazetesi röportajı / Cihan Ersöz]