Geçtiğimiz haftalarda bir yazımda siyaset siyaset için mi, siyaset toplum için mi yapılır demiştim. Çok güzel de geri dönüşler alınan bir köşe yazısıydı. Ama muhalefetin yaptıklarını gördükçe şaşırmamak elde değil. Seçime bu kadar kısa süre varken, iktidar bu kadar büyük ve stratejik hatalar yaparken ve toplumdan bu denli uzaklaşmışken muhalefetinde hala aynı derecede hatalar yapıp kendini toplumdan uzaklaştırması ne büyük tezatlık.

Seçim 2023 yılında. Yani seçim için çok kısa bir süre var. Muhalefetin kendini anlatması için çok kısa süre. Ve hala daha sahada hiçbir hareketlilik yok. Şimdi korona virüs deyip bahane üretecekler ama yapan yapıyor. Serbest siyasetçiler dolaşıyor. Ya da iktidar partisinin mensupları haftada birde olsa bir köye gidiyorlar kendilerini gösteriyorlar. Buna asıl ihtiyacı olan partiler ise kapanmış bekliyorlar. Sadece genel merkezlerinden, televizyon haberlerinden, milletvekillerinin basın açıklamalarından veya tartışma programlarından medet umuyorlar. Her seçim biraz daha kendini gösteren bir gerçek var artık. İnsanımız seçimden seçime gelen siyasetçileri istemiyor. Partisini sevmese bile, hiçbir sempatisi olmasa bile bu gibi ara dönemlerde kendisinin ayağına gelen ‘bak amca bu da böyle, şu da şöyle’ diyen siyasetçiyi istiyor artık seçmen.

Hadi seçmeni bir tarafa bırakalım. Ben iktidar olmak istiyorum diyen veya belediyeyi ben alacağım diyen bir siyasi parti seçime 2 ay kala mı köylere çıkar? Bugünkü şartlar muhalefet için o kadar uygun ve malzeme doluyken bile ilçe teşkilatlarının bu kadar kapalı, tembel, halktan kopuk olması bir tezatlık değil mi? Hadi iktidar partisini anlarız ki yine en çalışkanları o parti, peki muhalefetin bu denli tembel olması düşündürücü değil mi? Yoksa genel merkezden böyle bir direktif mi var? Parti genel merkezleri gezmeyin, çıkmayın, dolaşmayın, konuşmayın mı diyor? Şayet böyle bir direktif yoksa bir seçim kaybedildiğinde burada en suçlu kim olacak?

Dünya ve ülkemiz her anlamda değişmekte ve gelişmekte. Artık siyasetinde bakış olarak gelişip ve değişmesi gerekiyor. Parti ayırt etmeksizin milletvekillerinin, meclis üyelerinin, parti ilçe başkanlarının veya yöneticilerinin çağımıza uygun değişim ve gelişim göstermeleri gerekiyor. Özelliklede muhalefet partileri için bu şart oldu. Sabırlı, anlayışlı, doğru bilgilerle donanımlı, çalışkan ve en önemlisi sürekli toplumla iç içe siyasetçilerin sayısı arttıkça bakın, emin olun liyakatte artacaktır. ‘Ben nasılsa seçildim Ankara’da evim olsun, belediye başkanıyım işler başımdan aşkın, şu partinin ilçe başkanıyım seçim mi var ben ne yapacağım köyde, para yok zaten masraf olur’ diyen siyasi tarzla ister o parti gelsin ister bu parti gelsin değişen sadece isimler olur.

Özellikle biz gençlerin bunu başarabileceğine inanıyorum. Hangi siyasi görüşte olursa olsun, hangi fikri dünyaya ait olursa olsun, hangi partiden olursa olsun gençlerin siyasi partilerde artık sözleri ve sayıları artmalı. Genç arkadaşlarım sizden hiçbir fazlaları yok. Siz de en az onlar kadar yönetebilir, en az onlar kadar siyaset yapabilirsiniz. Bu çağa uygun siyaseti siz başarabilirsiniz.