Her 100 kişiden 2-3’ünde görülen takıntı yani obsesif-kompulsif bozukluk; genellikle ergenlik döneminde ve 20-30'lu yaşlarda başlamasına karşın, okul öncesi çağdaki çocuklar dahil herhangi bir yaşta görülebilir. Erkeklerde daha erken yaşlarda başlamasına karşın genel olarak kadınlarda daha sık görülmektedir. Takıntılı düşüncelerin günlük yaşamımızı etkileyecek, günlük aktivitelerimizi kısıtlayacak düzeye gelmesi durumunda buna Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB) adı verilir. OKB hastaları kalıcı ve kontrol edilemez düşünceler biçiminde istenmeyen saplantılar yaşarlar; oysa saplantı bazen kalıcı görüntüler, dürtü, endişe, korku veya şüphe veya bunların bir kombinasyonu olabilir.

 

Obsesyonlar için belirtiler şunlardır:

– Pislik veya mikrop bulaşmasından korkma

– Başkasına zarar vermekten korkma

– Hata yapmaktan korkma

– Rezil olmaktan veya sosyal açıdan kabul edilemez bir şekilde davranmaktan korkma

– Günahkar düşünmekten korkma

– Düzen, simetri, kusursuzluk ihtiyacı

– Aşırı kuşku ve sürekli güvence ihtiyacı ompulsiyonlar için belirtiler ise aşağıdaki gibidir:

– Tekrar tekrar yıkanma, duş alma veya ellerini yıkama

– El sıkışma veya kapı koluna dokunma gibi hareketleri reddetme

– Kilit, ocak gibi şeyleri sürekli kontrol etme

– Rutin işleri yaparken içinden veya yüksek sesle sürekli sayı sayma

– Sürekli bir şeyleri belli bir biçimde düzenleme

– Belirli bir sıraya göre yemek yeme

– Genellikle rahatsız edici olan, akıldan çıkmayan ve uykuyu bölen kelimelere, görüntülere veya düşüncelere takılıp kalma

– Belirli kelimeleri, cümleleri veya duaları tekrarlama

– İşleri belirli bir sayıda yapma ihtiyacı

 

TAKINTI (OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK) TEDAVİSİ

 

OKB ile ilgili saplantılar günlük yaşamı zorlaştırıcı olsa bile, birçok insan için güvenli ve etkili olan çeşitli tedavi seçenekleri vardır. OKB için en etkili tedaviler Bilişsel Davranış Terapisi veya ilaç tedavisidir.