Yerel basın bir bölge için çok değerlidir. Özellikle bizim gibi ilçeler için çok daha değerlidir. Biz ne olursa olsun çok değerli ve büyük bir ilçeyiz. Turizm, tarım ve başlangıçta da olsa sanayi anlamında gelişmekte olan bir ilçeyiz. Yerel basın hem ilçenin tanıtımı hem de halk ile yönetenler arasında ki köprü olması sebebiyle büyük önem taşıyor. Bizim güzel ilçemiz Karasu özellikle yerel basın anlamında çok şanslı bir ilçe. Burada bir alışkanlık oluşmuş. Yılların verdiği bir zenginliğe sahibiz. Birçok büyük ilçede bile olmayan bir zenginlik. Hem sayı olarak hem de nitelik olarak yerel basınımız çok kıymetli. İşte tüm bunların içinde bir güneş gibi doğup tüm bu değerlere değer katan Öncü gazetemiz ikinci kez dalya yaparak başarısına yeni başarılar ekliyor. Bu kolay olmadı. İlk günden beri başta imtiyaz sahibimiz Ayşenur olmak üzere çok değerli bir ekiple bugünlere kadar geldik. Bu süre içerisinde çok sevdiğimiz bir arkadaşımızı kaybetmenin üzüntüsüyle yola devam ettik. Yıllar çok kısa olsa da çok olaylara şahitlik edip bugünlere ulaştık. Burada en büyük teşekkürü öncelikle siz değerli okurlarımıza ediyoruz. Çünkü siz sahip çıkmasaydınız bunları asla başaramazdık. 200. sayımızı çıkardığımız bu haftada başta sizlere teşekkür ederken bizden desteklerini hiç esirgemeyen tüm sevenlerimize minnetlerimizi ulaştırıyoruz. Ayrıca bu süre zarfından aramızdan ayrılıp ebediyete göçen ve gazetemizde çok büyük emek sahibi olan Ayşenur kardeşimize de tekrardan Allah’tan rahmet diliyorum. Bir köşe yazarı olarak gazetemiz sahibi Ayşenur Elmacı başta olmak üzere kıymetli ekip arkadaşları Nevtan Angün, Esra Angün ve Ramazan Marmara’yı da tebrik ediyorum. Aynı şekilde nice başarılı yıllar, sayılar diliyorum.

ZAMANIN “AĞIR ABİ”LERİ

Aslında bu hafta sadece teşekkür yazısı yazıp başka hiçbir şey yazmayacaktım. Ama geçmiş köşe yazılarımda belirttiğim bir konu vardı. Dayanamıyorum. İlla cevap vereceğim. İşte bu da onun gibi bir şey olacak. Dayanamıyorum illa ki yazacağım. Muhalefet, iktidar günlük siyaset içinde dönüp duruyor. Sorunlar, sıkıntılar, çözümler tartışılıyor. Eyvallah. Muhalefet ekonomi, ekonomi diye diye iktidar olacağını sanıyor. Adayları da ortada yok tabi ama o başka konu. Ülkenin en büyük sorunu ekonomiymiş. Onlara göre öyle. Tabi başka sorunlar da var ama hep ekonomi çerçevesinde dolaşıp duruyorlar. Ama aylardır, haftalardır, günlerdir ortadaki tarihin en büyük sorununa hem iktidar hem muhalefet susup kalıyor. Belki perde arkasında bir şey yapıyorlardır ya da belli bağlantıları vardır ama yine de hiçbiri yanaşmak istemiyor. Peki, ne bu sorun? Sedat Peker’in anlattıkları, ortaya çıkardıkları. Evet, Peker bir suç örgütü lideri olabilir, iyi bir insan değildir, hatta tanıdığınız en kötü insan bile olabilir. Ama kendisi zaten ben öyleyim diyor. Ve ortaya 80’li yıllardan bu yana yaşanan bazı olayların faillerini ve belgelerini döküyor. Okudukça, araştırdıkça hepsinden iğreniyor insan. Ama gelin görün ki tüm bunlara sessiz kalınıyor. Ses çıkartan bazı muhalifler ise sadece günlük çıkar ve seçim yatırımı olarak iktidarı eleştirebilmek için yapıyor. Evet, günümüzün sorumlusu halihazırdaki iktidar. Ama geçmişin bu kirli insanları iktidar üstü olarak gelmişler bugünlere. Halk arasında “derin” denilen aslında derin devlet değil, derin kaçakçılık ve para delisi insanlar olmuşlar. Ne yazık ki Devlet terörle mücadelede o dönemlerde bunlardan medet ummuş ve bunların eline düşmüş. Bunlarda bunu fırsat bilmiş uyuşturucu ve silah olmak üzere her türlü kaçakçılığı tekellerine almak için ellerinden geleni yapmışlar. Rakip olarak kimleri gördüyseler öldürmüşler. Buna da vatana hizmet demişler. Gazeteci filan tanımamışlar. Kendileri ile ilgili girişimde bulunmayı düşünenleri bile öldürmüşler ya da diskalifiye etmişler. Peker bunları tek tek açıklıyor. Kendisi de içinde. Ben de biteceğim ama bunlarında kim olduklarını herkes görecek der gibi. Yıllardır pkk bizim en büyük sorunumuz diyorduk. Evet pkk terör örgütü başta olmak üzere tüm örgütler düşmanımız. Ama devlet içindeki bu paranın kölesi kaçakçı, katiller en büyük düşmanımız. Peki, kim bunlar? İsimleri belli. Zamanın Ağır Abileri diyelim. “Ağır” ve “Abi” altını çizerek. Bunların yaptıklarını okudukça aklıma bilenlerin çok iyi anımsayacağı gerçek bir kişi ve bir dizi uyarlaması geldi. Meşhur uyuşturucu kaçakçısı Pablo Escobar ve Narkoz dizisi. Adamın hayatını okuyan ve diziyi izleyenler bilirler. Büyük kaçakçı çeşitli olaylar yapıyor ve sonra vekil oluyor. Amacı ülkeyi yöneten olmak. Tabi gerçekler açığa çıkıyor, olamıyor hapse düşüyor. Hapse düşeceğini anlayınca kendine özel hapishane yaptırıyor. Otel gibi. Ve bizim ülkemizin küçük Escobar’ları var. Vekil oluyor. Amacı ise Cumhurbaşkanı olmak. Ama olamıyor. Hapse düşüyor. Hapse düşeceği yerde birden özel tadilatlar başlıyor. Otel gibi hazırlanıyor. Ve orada yaşıyor. Bu arada bu olayın içeriğinde neler, neler var yazsak sayfalar yetmez. Ülkemiz film gibi gerçekten. Ve bunlar gerçek olaylar. Sakın şaşırmayın. Korkmayın. Bunlar gerçekler. Bir suç örgütü liderinin itirafları ve başka suç örgütlerinin ifşası. Tarihe geçecek günler. Ve bunlar daha bir şey değil. Ama bakalım muhalefet ne yapıyor. Halkına güven vermesi gereken ve temiz bir yönetim vadetmesi gereken ana muhalefetin genel başkanı hapisten çıkan fetö tutuklusu öğrencilerden birini ve “fetöye ben terörist diyemem” diyen annesini misafir edip, kucaklıyor ve bunu basına servis ediyor. Bari gizli yap diyor insan. He aynı şahıslar CHP’den önce hdp vekilini ziyaret ediyor. Hani şu daha geçen gün kongrelerinde pkk sloganları atan hdp. Yani ilk teşekkürü hdp’ye yapıyor. Yani CHP ikinci sırada kalır diyor. Bu da enteresan. Ben mağdurum diyor, gerçek vatansever askerler bizdik diyorlar ama çıkar çıkmaz terör örgütü pkk’nın siyasi uzantısını ziyaret ediyorlar. Bu başka bir konu. Başka haftaya kalsın şu mağdurlar. Şimdi tüm bunları bir düşünün. Biz seçime gidiyoruz deyin. Bu ortamda karar vereceğiz. Neyin kararını, nasıl vereceğiz. Dibine kadar pisliğe batmışız. Bu arada bu yazdıklarıma ve bana hiç kızmayın, ben olanları yazdım. Kendi kafamdan hayal ürünleri, masallar üretmedim. Siz benim gibi olanları yazanlara değil, olayları yapanlara kızın ve onlardan hesap sorun.