Ciğerlerimiz yandı. Hem de mecazi anlamda değil. Somut olarak, alev, alev ciğerlerimiz yandı. Ormanlarımız, en güzel turistik bölgelerimiz bir, bir ateşe tutuştu. Tabi böyle büyük afetler yaşandıktan sonra hemen olanaklar tartışılmaya başlar. Depremlerde de böyle, sellerde de. Şu eksikti, bu yoktu, şöyle niye yapılmadı diye. Bu son afetten geriye kalan tartışma ise uçaklar oldu. THK uçakları. Tabi birde ülkenin artistleri, artist derken ünlü anlamında kullanmadım sokak jargonu anlamında kullandım.

Önce THK meselesine gelelim. Uçaklar var. Uçakların bakımı için hatta bakım değil kullanılabilmesi için bir miktar gerekli. Hatta kurumun kayyum başkanı 4 milyon gerekli haydi kampanya yapalım THK kampanya ile gelir alabilir babında bir açıklama yaptı. Herkese normal bir açıklama gibi gelebilir. Ama içinde farklı anlamları olan bir açıklama. Neden? Bundan 5 10 sene önceye kadar her Kurban Bayramı’nda önünde kurum logosu bulunan araçlar kurban derileri için kapı, kapı dolaşırlardı. Şimdi neredeler? Kurban derisi deyip geçmeyin. O kurban derileriyle o uçaklardan her sene kaç tane alınır açıp araştırabilirsiniz. Ama bugün bas bas bağırıp uçaklar nerede diyenler o derileri kimlere verdi? Çok basit bir konu gibi görülebilir. Ama değil. Bu kurumun en büyük gelir kaynaklarının birinden bahsediyorum. Peki, bu derileri kimler topluyordu? Sonunda bu kurum her geçen yıl daha az ala ala herhalde toplamamaya başladı. Şimdi beklenen şudur. Uçaklar nerede, niye uçmuyor diyenlerin eskiden olduğu gibi kurum adına gönüllü bir şekilde kurban derisi toplamasıdır. Diğer geri kalanlarında bu insanlara yardımcı olmasıdır. Cemaatlerin yeteri kadar gelir kaynağı mevcut zaten. En azından bir iki seneden bir şey olmaz. Çok bir şey kaybetmezler. Tam tersi sevap kazanırlar. Bu ülkenin ormanları için uçak alınmasına vesile olurlar.

Diğer konu artistler. Güya topluma ayna olacak ama ahlaksızlıkta örnek olmuş artistler. Hele biri var ki nasıl bu şekilde yalan söylenir ve utanılmaz şaşırmamak elde değil. Bir de bu sosyal medya çağında. Nerde, nerde diye başlayıp halka su sıkan tomalar nerde, askerler nerde diyen artist. Derdi cümlede saklı. Halka su sıkan tomalar. Yani derdi yangın, orman, güzellik değil. Olsa evinin bahçesinde oturmaz, oraya gider, mücadele eder. Yapanlar vardı. Ama derdi halka su sıkan tomalar. Halk dediğini de zaten biliyoruz. Ama bu artistlere en güzel cevabı orada mücadele eden gerçek halk ve gerçek ünlüler verdi. Lütfen bu ikisi arasında net bir şekilde belli olan farkları iyi analiz edelim. Hemen bu insanların kışkırtmalarına gelmeyelim. Evet birçok yanlış, hata, eksiklik var. Bunları söylemek en doğal hakkımız. Ama bazı cümlelerin nereye vardığını iyi düşünmek gerekir. Başka bir artistinde Azerbaycan’dan gelen kardeşlerimizden rahatsız olması gibi, bu ve bunun gibi kişilere prim vermemek elimizde.

Bu düşüncelerle bizim geleceğimiz için, ormanlarımız için, yeşilimiz için samimi bir şekilde mücadele eden tüm insanımıza aynı vatanı paylaşan bir kardeşleri olarak teşekkür ediyorum. Polisimiz, askerimiz, itfaiyecimiz, ormancımız, çiftçimiz, doktorumuz, veterinerimiz, öğretmenimiz, işçimiz, gazetecimiz herkes orada mücadele ediyor. Onlara ne kadar teşekkür etsek az. Teşekkürler.