Üç beş yılda bir gündeme gelen yalan, ülkenin Abd çıkarları dışında hareket ettiği her dönem karşımıza ısıtılarak yeniden servis ediliyor. En günceli de S400 füzeleri gerekçesiyle yeniden ısıtıldı. Sözde "Ermeni Soykırımı" meselesi

Birincisi bu konudaki yanlış savunmalarımız var. Bunu düzeltmeliyiz. Bazı dostlarımı da görüyorum gaza gelerek bazı paylaşımlarda bulunuyorlar. Sizde Kızılderilileri yok ettiniz, Vietnam' da şunu yaptınız Afganistan'da bunu yaptınız diyerek karşı suçlama yapmak bizi bu konuda haklı yapmaz. Örneğin; hırsızlık yaptığınız gerekçesiyle mahkemeye çıktığınızda komşumda şunu çaldı, buda bunu yapıyor diyerek savunma yapılamıyorsa bu konularda da bu şekilde savunma yapılmaz. Bize doğru belgeli ispatlı kanıtlar gerek.

Devlet bu konuda kapsamlı uluslararası güvenirliği olan kişi, kurum, kuruluş ve stklar ile ortak bir çalışma yürütüp bu yalanı çürütmesi gerekiyor. Bağırmakla, çağırmakla, Abd Başkanına hakaretler etmekle maalesef haklılığımız ispatlanmıyor.

Ermeni diasporası milyar dolarlık servetlerini dünyada bu yalanı kabul ettirmek için harcıyorlar. Abd üniversitelerine fon sağlıyorlar, Hollywood'da film çektiriyorlar, paralarını Vatikan bankasına yatırıyorlar, kulis yapıyorlar, siyasetçilere para yediriyorlar adamlar 1915'den beri ilmik ilmik işliyorlar bu konuyu.

Ermenistan ve destekçilerinin İddaa ettiği ne kadar toplu mezar tespit edilip analiz edildiyse içinden Türk vatandaşları çıktı. Bir tane bile Ermeni toplu mezarına ulaşılamamasına rağmen bu yalanı ısrarla tekrar ve tekrar ediyorlar. Bunların temelini de Osmanlının yaptığı tehcir uygulaması olarak gösteriyorlar.

Peki, Ermeni Tehciri nedir?

Yüzlerce yıllık ortak bir geçmişe sahip Türk-Ermeni ilişkileri, 19. Yüzyılın son çeyreğinden itibaren oldukça sıkıntılı bir sürece girmiştir. Osmanlı Devletinin zayıflamasına paralel olarak bağımsız bir Ermenistan hayali ile isyanlara kalkışan Ermeniler, Birinci Dünya Savaşının çıktığı 1914 yılına gelinceye kadar birçok yerde katliamlara girişmişler, ülkenin iç ve dış güvenliğini tehdit eder hale gelmişlerdir. Bu tehditler savaşın çıkışından sonra daha da fazlalaşıp Osmanlı Devleti’nin savaş sırasındaki düşmanları ile aktif işbirliğine dönüşünce, devlet radikal bir önlem almak zorunda kalmış, tamamen güvenlik gerekçeleri ile Ermenilerin bir kısmını düşmanla irtibat kuramayacağı ülkenin güney bölgelerine göç ettirmiştir. Bu göç sırasında yaşlılıktan, hastalıktan ve bir çok sebepten ölenler tabiki olmuştur. O dönemi tarihiyle incelediğinizde bu ölümlerin çok doğal olduğu görülmektedir. Yani bir soykırımdan bahsetmek mümkün değildir.

Sonuç olarak bir soykırımdan bahsedecek olursak bizim vatandaşlarımız savaşlarda canlarını ülkesi için feda ederken geride kalan köylerde kadın çoluk çocuk yaşlı demeden kıyım yapan Ermeni çetelerin yaptığıdır soykırım. Oradaki insanları kaçırıp köylere çökme niyetiyle yaptılar. Daha sonrada buraya Ermenileri yerleştirip burası zaten Ermeni Köyleriydi deyip hak İddaa edeceklerdi. Mevzu budur.