Ortalama 25 yaşında üniversiteden mezun olduğunuzu düşünün. Eğer çok hedefe odaklı bir elin parmağını geçmeyen bir bölümden mezun olmadıysanız (hukuk, tıp gibi) önünüze pek bir seçenek çıkmıyor. Ya KPSS'ye girip 90 civarı puan alıp atanmayı bekliyorsunuz ya yüksek lisans mı yapsam askere mi gitsem gibi geçici boşluk doldurma hamleleri yapmak zorunda kalıyorsunuz. Ya da okuduğunuz bölümü çöpe atıp subay mı olsam polis mi olsam ı kovalıyorsunuz.

İş aramaya başlasanız özel sektörde tecrübe istiyorlar. İşe girmeden nasıl tecrübe kazanacağız diyorsunuz içinizden haliyle. Belediye dahil birçok yere torpiliniz yoksa ne okuduğunuz bölümün ne diploma notunuzun nede kendinizi ne kadar geliştirdiğinizin bir öneminin olmadığını anlıyorsunuz.

İçinizi umutsuzluk kaplıyor. Ülkedeki ekonomik kriz, aileniz atadan dededen zengin değilse evdeki ortamı da etkiliyor. İlk hedeflerinizden çok uzakta kalite ve ekonomik getirisi olan işlere yönelmek zorunda kalıyorsunuz. Pazarcılık yapan, süpermarketlerde kasiyerlik yapan daha saymak bitmez kısa geçiyorum üniversite mezunları hep bu sebeplerden.

81 şehirli ülkemizde 208 üniversite var. 8 milyondan fazla üniversite öğrencisi var. Yılda ortalama 900.000 öğrenci üniversiteden mezun oluyor. Eğitim sistemimiz bu kadar öğrencinin istihdam edilmesiyle entegre değil. Örneğin; 10.000 fizik öğretmeni mezun edip 100 tane atama yaparsanız 9.900 fizik öğretmenliği mezunu insanın ne yapacağını öngörmeniz gerekir. Bunu bütün bölümler için tek tek düşünün.

Gelelim bu insanların iş bulduktan sonraki hayatına. Üniversite mezunlarının hemen hemen tamamı hayatına 5.000 liranın altında bir para kazanacak. Türk-İş'in hazırladığı rapora göre Kasım ayı güncel verileriyle açlık sınırı 3.191 lira, yoksulluk sınırı ise 10.396 lira olarak açıklandı.

Asgari ücret ise genelde açlık sınırının 100 lira aşağısı ya da yukarısı olarak belirleniyor. Şimdi bu gençler açlık sınırına yakın bir parayla işe başlayıp evlenmesini aile kurmasını bekliyoruz. Güncel rakamlarla bir evliliğin ortalama maliyeti 150.000-200.000 lira arası.

İkinci el beş-altı yaşında bir araba alayım dese en az 160.000 lira, ev alayım 1.500-2.000 lira kira vermeyeyim dese Karasu için konuşalım 2+1 evler olmuş 250.000-300.000 arası. Böyle bir nakit parası olamayacağına göre ne yapması lazım kredi çekecek. En düşük faiz veren devlet bankasına gitse 300.000 çekmek istese 1,20 faiz oranıyla 10 yıllık kredi 570.000 lira olarak geri ödeyecek. Aylık ödemesi 4.750₺ olarak. Yani maaşının hemen hemen tamamı asgari ücret alsa bir kredi taksiti bile etmiyor aldığı para.

Gençlerimizi karamsarlığa sürüklemek istemiyorum ama gerçekleri de görmeleri gerekiyor. Maalesef herkese babasından evler, arsalar, dükkanlar kalmıyor. Şu an çalışarak bunları alabilmek pek mümkün durmuyor. Gençler bu yüzden yurtdışında pizza dağıtmayı daha kârlı görüyor ülkemizde görece daha düzgün işlere nazaran. Eğitimli bir nesli kaybetmek üzereyiz...