Ülkemizdeki asıl sorun, tüm sorunlara insan yetiştiren ve kaynak sağlayan insan sorunudur. En büyük sıkıntımız; ne petrolümüzün, ne doğalgazımızın olmayışı değil, yetiştirilmiş ve gerekli değerlerle donatılmış yeterli sayıda insanımızın olmayışıdır.

Gelişmiş dünyanın güncel konu ve materyalleri ile donatılmış ve var olmasını dilediğimiz toplumun olması gereken değerleri ile mayalanmış bir insan, öncelikle kendini, sonra tüm toplumu bir adım öteye taşıyabilme gücüne sahip olacaktır.

21. yüzyıl insanını yetiştirmek, çağlar boyunca insanlığın her türlü birikimini kullanarak, bireyi kendisi ve çevresi ile uyum içinde, mutlu, yaratıcı ve üretici bir insan olarak yetiştirmenin yollarını bulabilmeyi gerektirir...

Dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen sosyal, siyasal ya da ekonomik olayın yakın ya da uzak diğer yerlerde de kendini hissettirmesi “küreselleşme” anlamına geliyor. Küreselleşme, kendi içinde hem toplumlararası bütünleşmeyi, hem de farklılaşmayı içeren çok yönlü bir gelişmeyi ifade ediyor. Bu anlayıştan hareketle eğitimin amacının yalnızca ulusal sınırlar içinde uyum gösterebilecek insanı değil, aynı zamanda farklı kültür ve coğrafyalarda da uyum sağlayabilecek insanları yetiştirecek şekilde yapılandırılması gerekiyor. Bu yapılırken ulusal kültür değerlerinin korunması da önem taşıyor. Kendi kültür değerlerinin bilincinde olan ve kendi dilini iyi kullanabilen bir birey, başka dil ve kültürlere de daha bilinçli ve saygılı yaklaşabilir.

Uluslararası sporcu, siyasetçi, diplomat, müzisyen, aktör, şirket personeli, yazar, gazeteci, akademisyen, doktor, avukat, sosyal bilimci, bilim insanları... Ucu bucağı yok saymakla bitmiyor kaç tane yetiştirdik? Yetiştirebildik mi? Kendini geliştirine destek olduk mu? Adlarını dahi bilmiyoruz yahu!

Yaklaşık 30 yıllık spor yaşantısında ulusal ve uluslararası alanda birçok başarı elde eden, geçen yıl "The Samiloglu" hareketiyle cimnastik literatürüne giren 40 yaşındaki milli sporcu Ümit Şamiloğlu' nu tanıyor muyuz? Hayır. Futbolcu olsa heykelini diker tapardık.

Mete Gazoz'u (Milli Okçu), Şahika Ercümen'i (Dalgıç), Fazıl Say'ı (Piyanist), Feryal Özel'i (Bilim İnsanı), Mehmet Öz'ü (Doktor), Rasim Barutçu'yu (Bilim İnsanı), Muhtar Kent'i (İş Adamı) tanıyor muyuz? Listeyi uzatabilirim de konu dağılsın istemiyorum.

Kimleri tanıyoruz peki? Futbolcuları, sosyal medyada patlayanları, skandallara karışanları bunların haricinde etleri tokatlayarak ünlü olan Nusret'i tanıdık. Tabiki sadece bundan ünlü olmadı muhakkak ki etleri birinci sınıf. Ve öyle ya da böyle uluslararası bir marka haline geldi. Olması gereken gibi tanıdığımız tek isim Aziz Sancar diyebiliriz.

Uluslararası daha fazla insan yetiştirmezsek ne olur? Ülkenin tanınırlığı, gelişmişliği böyle artıyor. Siyasetçilerle değil. Yeterince insan yetiştiremediğin için "ermeni soykırımı iddiasını" yeterli şekilde savunamıyorsun, Doğu Akdeniz sorununu anlatamıyorsun, dünyadan yeterli bilgi edinemiyorsun, gelen posta koyuyor giden posta koyuyor, hemen hemen haklı olduğumuz her alanda R yapıyoruz. Yunanistan son 20 yılda 18 tane adamıza çöktü, uluslararası antlaşmalara rağmen adaları silahlandırdı sesimiz çıkamıyor.

Küresel boyutta şirketlerimiz olamıyor, marka üretemiyor, ürettiğimizi dünyaya satamıyoruz. Olan insanları da ülkede liyakat sistemi olmadığı için heba ediyoruz. Yandaşlar, yalamalar, vasıfsızlar belli noktaları işgal edip kokuşmuş düzeni devam ettiriyorlar.

Birçok konuda geri kalmışlığımızın nedeni de bu maalesef...