Karasu Merkez Camii önünde bir basın açıklaması düzenleyen Karasu Gençlik Vakfı TÜGVA Teşkilat Koordinatörü Mehmet Hocaoğlu, basın açıklamasının, Türkiye gençliğinin sömürge düzenine karşı bir bildiri olduğunu belirtti. Mehmet Hocaoğlu, basın açıklamasına “Her geçen gün İslam coğrafyası, küresel sömürü düzeninin kıskacında kan gölüne çevrilmektedir. Dün kendini muasır medeniyetler seviyesinde gören Avrupa’nın merkezinde Bosna’da yaşanan soykırım hafızalarımızda taze iken; Suriye’de her gün bir insanlık dramı yaşanırken; Arakan’da naklen soykırımlarda kimyasal silahlarla masum çocuklar ve kadınlar katledilirken; milyonlarca insan yerlerinden yurtlarından ayrılmak durumunda kalmıştır. Silahların menşei dünyanın kan emici vampirleri olan sömürgeci ülkeler arasında değişirken; ölenlerin hep savunmasız Müslümanlar olduğu açık bir şekilde görülmektedir” ifadeleri ile başladı. Basın açıklamasının devamında şu ifadeler yer aldı:

 

“Bir yandan gönül coğrafyamıza ölümler yağdırılırken; bir yandan da kutsallarımız çiğnenip topraklarımıza el uzatılmaktadır. Hadsizliğin, saldırganlığın ve hukuksuzluğun geldiği son nokta olarak siyonizmin bu devirdeki kullanışlı piyonu Trump aracılığıyla ilk kıblemiz Kudüs’ümüzü işgalci İsraillilerin Siyonist emelleri doğrultusunda başkent ilan etme cüretinde bulunmuşlardır. İlk kıblemizin bulunduğu Filistin, 1948 yılından beri yüzlerce yıllık büyük İsrail projesi çerçevesinde adım adım işgal altına alınmıştır.

 

 

İslam’ın ilk kıblesinde dahi ezan-ı Muhammedi’nin yasaklanması; son olarak da Kudüs’ün işgalci Siyonistlerin başkenti olarak ilan edilmesi cüretinde bulunmuş bir eşkıya ordusuna karşı dik duruşun bir Müslüman için namus meselesi olduğunu tüm İslam alemine hatırlatıyoruz. Tüm dünya üzerindeki Müslüman topraklarının 3 asırdır zengin yeraltı ve yer üstü kaynakları sömürülürken; kan akan coğrafyalarındaki tetiği sıkan elin aynı gücü arkasına aldığını çok iyi biliyoruz. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’da Hakk’ın daveti ezan susturulmaya çalışılırken; avluda savunmasız erkek ve kadın kardeşlerimiz şehit edilirken bu mezalimi dillendirmenin dahi antisemitizm olarak yaftalaması güçlünün haklı olduğu çarpık uluslararası hukuk ve siyaset sisteminin sonucudur.

 

Müslümanlar hunharca katledildiğinde sessiz kalan güçlünün haklı olduğu bir uluslararası hukuk sisteminin ve onun ikiyüzlü kullanışlı araçlarını reddediyoruz. Filistin’de, Suriye’de, Mora’da, Cezayir’de, Doğu Türkistan’da, Etiyopya’da, Bosna’da, Arakan’da yaşanan kıyımlar gözümüzün önünde iken terör ve İslam dininin aynı cümlede zikredilmesinin vahşi ve saldırgan bir medeniyetin kullandığı bir algı aracı olduğunu çok iyi biliyoruz. Sömürgeci ülkeler ırkçı siyonizm ideası merkezinde ilkel, barbar ve bencilce daha fazla tüketim ve İslam düşmanlığı motivasyonları ile yeni bir küresel sömürge düzeni kurmak amacıyla dünyayı çıkmaz bir yola sürüklemektedir.

 

Tüm dünyaya hatırlatmak isteriz ki; Türkiye tarihin kendisine yüklediği kutsal misyonunu ifa edecek; okyanus ötesinden iftira, tiyatrolu operasyonlar ve karalama kampanyalarıyla engellenmek istense de din, dil ve ırk ayrımı göz etmeksizin tüm mazlumların hakkını savunmaya daha gür sesle devam edecektir. Newyork’un 1 gece aydınlanması için tüm gönül coğrafyamızı ateşe atanlar; Kudüs’ümüzün 1 anlık karanlığa bürünmesinin sonuçları çok ağır olacaktır. Tarih bize göstermiştir ki; Theodor Herzl’ın rüyasıyla hareket edenler, bu çağın Selahattinlerini, Abdülhamidlerini hesaba katmazlarsa acı bir kâbusa uyanacaklardır.

 

 

Şimdi, İslam coğrafyası üzerinde yeni üretilen silahların tatbikatının yapılmasına göz yuman, kimseye hesap verme gereği duymadan çocukları öldürülen, kadınlarının namuslarına tecavüz edilen, İlk kıblesine el uzatılan İslam dünyasının mensuplarına sesleniyoruz; Daha neyi bekliyorsunuz? Daha ne kadar kendi kardeşlerinize, ümmetin meselelerine sağır, dilsiz kalacak; görmezden geleceksiniz? Dünya var oldukça yeryüzü bizimdir, Kudüs bizimdir. Irk, meşrep ve mezhep taassubiyetini bir kenara bırakıp siz Ey Müslümanlar, Allah yolunda birleşiniz”

 

HABER: Ayşenur Elmacı