Ahiret inancı: Ahlakın temeli, imanın meyvesi

Ali Keskinsoy'un "Ahiret inancı: Ahlakın temeli, imanın meyvesi" başlıklı köşe yazısı

İnsanoğlu bu dünyada doğar, yaşar ve ölür. Fakat bu hayat sonsuz değildir. Her şeyin bir vakti olduğu gibi, insan ömrünün de bir sonu vardır. Rabbimiz Kur’an’da buyurur:
“Bu dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Ahiret yurdu ise Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır.” (En’am, 6/32)

Ahiret inancı, insanın hayatını yönlendiren en güçlü imandır. Çünkü ahirete inanan bilir ki, her davranışının bir karşılığı vardır. Sözüne dikkat eder, kul hakkından sakınır, adaletten ayrılmaz. “Ben bu yaptığımın hesabını Allah’a vereceğim” diyebilen bir insan hem dünyasını hem ahiretini düzene koyar.

Kur’an, takva sahiplerini “gayba iman edenler” olarak tanımlar:
“Bu Kitap, kendisinde şüphe olmayan bir kitaptır. Takva sahipleri için rehberdir. Onlar gayba iman ederler.” (Bakara, 2/1–3)

Ahirete iman eden kalp, huzurlu ve dengelidir. Çünkü o bilir ki her söz, her davranış Allah katında karşılık bulacaktır. Rabbimiz buyurur:
“Kim zerre kadar hayır işlerse onu görür, kim zerre kadar kötülük işlerse onu da görür.” (Zilzal, 99/7–8)

Tevhid inancı da ahiret bilincinin temelidir. Tevhid, yalnız Allah’a kul olmak, kula, makama, paraya değil, sadece Rabbine bağlanmaktır. Peygamberimiz (s.a.v.) buyurur:
“Paranın kuluna yazıklar olsun.” (Buhari, Rikak, 11)
Gerçek özgürlük, yalnız Allah’a kul olmaktır. Hz. Ömer (r.a.) şöyle demiştir: “Siz özgür doğdunuz; insanları köleleştirmeye kimin hakkı var?”

İman, kalpte kök salan bir ağaç gibidir. O ağacın meyvesi güzel ahlaktır. Ahlakın özü adalet ve kul hakkıdır. Rabbimiz buyurur:
“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun.” (Maide, 5/8)
Gerçek Müslüman, elinden ve dilinden kimsenin zarar görmediği kimsedir. (Buhari, İman, 4)

Merhamet, imanın en güzel meyvesidir. Kur’an buyurur:
“(Allah sevgisiyle) yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.” (İnsan, 76/8)
Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: “Merhamet edenlere Rahman merhamet eder. Yeryüzündekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin.” (Tirmizi, Birr, 16)

Rabbimiz tövbe kapısını her zaman açık tutmuştur. Her insan hata eder, ama önemli olan pişman olup dönmektir.
“Ey kendilerine zulmeden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin.” (Zümer, 39/53)
Ne büyük müjde! Günah ne kadar büyük olursa olsun, Allah’ın affı daha büyüktür.

Rabbimiz şöyle buyurur:
“Allah’ın sana verdiğiyle ahiret yurdunu kazanmaya çalış; dünyadan da nasibini unutma.” (Kasas, 28/77)
Yani dünya elimizde olabilir, ama gönlümüzde olmamalıdır. Çünkü dünya geçici, ahiret ebedîdir.

Peygamberimiz (s.a.v.) buyurur:
“Akıllı kişi, nefsini hesaba çeken ve ölüm sonrası için hazırlık yapandır.” (Tirmizi, Kıyamet, 25)
Gerçek iman, her an Allah’ın huzurunda olduğunu bilerek yaşamaktır. Dürüstlük, merhamet ve adaletle yaşayanlar, ahirette yüzü ak olanlardır.

Ey Rabbimiz, kalplerimize iman, işlerimize ihlas nasip eyle. Bizi kul hakkından uzak, adaletin şahitleri eyle. Hastalarımıza şifa, dertlilerimize deva, mazlumlara yardım eyle.
Bizi dünya hırsının değil, ahiret bilincinin kulları eyle. Son nefesimizde dilimize kelime-i tevhidi nasip eyle. Amin.

{ "vars": { "account": "G-YL44BW7VWJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }