Ne izliyor, ne yetiştiriyoruz?
Son yıllarda akran zorbalığı vakalarının artması, sadece okulların değil toplumun tamamının üzerinde düşünmesi gereken ciddi bir sorun haline geldi. Çocuklarımız arasında yaşanan kavga, dışlama, alay etme ve şiddet içerikli davranışların neden bu kadar yaygınlaştığını anlamak için önce etrafımıza bakmamız gerekiyor.
Çünkü hiçbir çatışma, hiçbir şiddet davranışı kendiliğinden ortaya çıkmaz; çocuklar gördüklerini öğrenir, öğrendiklerini uygular, toplumun aynası olurlar.
Bugün sosyal medya akışımıza göz gezdirdiğimizde neler görüyoruz? Kavga videoları, tartışmalar, skandal başlıklar, kazalar, intihar girişimleri…
Kötü haberin yayılma hızı, iyi haberin değerini gölgede bırakacak kadar yüksek. İzledikçe kanıksıyor, kanıksadıkça normalleştiriyoruz. Çocukların da bu içeriklere erişiminin ne kadar kolay olduğu ortada
Hal böyleyken, akran zorbalığının artmasında medyanın ve sosyal medyanın payı yokmuş gibi davranmak gerçekçi olmaz.
Gazeteciliğin temel ilkesi, "toplumu bilgilendirmek"tir. Ancak bu bilgilendirme süreci, sorumluluk ve etik ilkelerle birlikte yürütülmelidir. Bir gazeteci, yaptığı haberin kimseye zarar vermeyeceğini düşünerek hareket etmeli; yalnızca “görüntü ilgi çeker mi, tık alır mı?” sorularına teslim olmamalıdır.
Her gördüğünü yayınlamak, her videoyu paylaşmak gazetecilik değildir. Aksine, toplumun ruh halini bozan, şiddeti sıradanlaştıran bu tarz içerikler, istemeden de olsa örnek oluşturur, davranış modelleri yaratır.
Elbette yaşanan olayların haber değeri vardır. Fakat habercilik dediğimiz kavram, sadece karanlığı göstermek değil, ışığın da nerede olduğunu işaret edebilmektir.
Bir gazeteci, kötü örnekleri aktardığı kadar iyi örnekleri de görünür kılmalıdır. İnsanların gelişmesini, toplumun ilerlemesini destekleyecek projelere, başarı hikayelerine, dayanışma örneklerine yer vermek de medyanın en az diğer görevleri kadar önemlidir.
Bugün çocuklarımızın ihtiyacı olan şey; ekranlarda gördükleri karamsarlık değil, umut veren hikâyelerdir. Empatiyi, paylaşmayı, saygıyı, birlikte yaşamayı öğretecek içeriklerdir. Medya ne kadar sağlıklı beslenirse toplum da o kadar sağlıklı büyür.
Akran zorbalığını azaltmak istiyorsak, önce şiddetin cazip bir içerik olmadığını anlamamız gerekiyor. Sorumluluk yalnızca ailelerde ya da okullarda değil, toplu halde üzerimizde. Ve bu sorumluluğun büyük bir kısmı da haber dilini, yayın politikalarını belirleyen gazetecilerin omzunda.
Daha duyarlı bir medya; daha duyarlı bir toplum demektir.