Değerler nicelikle artmaz

Karasu’da ve ülke genelinde iki değerimiz gündemde. İlçemizde “Yaşayan değerler”, ülkede ise asgari ücret… Yazımın başlığı ile alakası nedir diye düşünmüş olabilirsiniz, izah edeceğim. İlk olarak gündemin başı olan asgari ücret konusuna değineceğim.

Asgari ücret, net 5 bin 500 lira oldu. Kısa süreli de olsa mutlu olmaya bakın, çünkü cebinizde fazla durmaz. Önceki asgari ücret zammı süreci çok olmadı. “Keşke 2 bin küsür kalsaydı” diyenlerin sayısı hızla artmıştı. Yine öyle olursa şaşırmak yok. (ki bekleniyor)…

Elektriğe, doğalgaza, akaryakıta ve bin türlü çeşide zam bekleniyor. Akıllara şu geliyor; “Hükümet, zammı vatandaşa değil kendisine yapıyor” Yani zamlanacak fiyatları daha rahat ödeyebilesiniz diye. Yoksa daha fazla ses çıkar, en azından ödenebilirse, çıkan ses de az olacaktır. Demediler mi ilk fatura dalgasında; “Ödeyemeyen fatura yok, faturalar yüksek olsa da herkes ödüyor” Sustum, daha aklımızla ne kadar alay edecekler diye düşünmek istemiyorum, beteriyle karşı karşıya kalmaktan korkuyorum. Şaşırmam.

Neyse, konumuza gelelim. Ekonomik rahatlamanın ve rahatlatmanın yolu maaş zammı mı? Emekliye, asgariye, memura… Elbette kocaman bir hayır. Zam miktarını ödemek için kaynağı olmayan bir ülkenin yapacağı ve yapmak zorunda olduğu tek şey ZAM’dır. Maaşa zam varsa, her şeye zam olacak demektir. Ekonomi için kariyer şart değil, beynimiz varsa çözmek kolay.

Paranın niceliği değil, niteliği değer getirir. Türk Lira’mızın maalesef değeri yerlerde. Dış pazarda yeri yok, içeri de de değeri yok. Kur farkının altında ezilen bir TL, cebinizde miktarının karşılığı olmayan bir TL. Asgari ücrete zam geldiği için küçük esnaf iseniz düşünün, altından kalkmanın tek yolu, ürün ve hizmetlerinize zam yapmak olacağını.

Biz basın mensubu olarak, asgari ücreti ödeyebilmemiz için, gazetemizin ve reklamlarımızın fiyatını arttırmak zorundayız. Devlet katkısı nerede? Söyleyeyim; Yapılan zam sonrası asgari ücretten gelir ve damga vergisi alınmama uygulaması devam edecek. İş verenlere, işçi başına 100 TL destek verilecek. Nasıl, büyük destek değil mi?

Asgari ücretin artması ile patronlarda kendilerine çıkacak maliyeti hesaplamak için arama motorlarından bilgi almaya çalışıyor. Asgari ücret net olarak 5 bin 500 TL ancak brüt olarak 6 bin 471 lira.

Yani işveren sigorta primi ve işsizlik sigortası primi hariç 6 bin 471 lira ödemek zorunda. İşverenin ödemek zorunda olduğu SGK Primi bin 3 lira, işsizlik sigortası primi ise 129 lira. Tüm bunların toplamıyla asgari ücretin işverene maliyeti 7 bin 603 liraya çıkıyor.

Artan asgari ücretle orantılı olarak sanayiciler 10 bin liraya usta bulamayacak. Akademik mesleklerle maaş farkı inecek. Yine huzursuzluk başlayacak üst kademede. Mühendis ve üst düzey mevkii maaşları artış bekleyecek. Bu artış Cumhurbaşkanı maaşına kadar yansıyacak.

Peki ÜRETEMEYEN ülkemiz bu maaşları ne karşılığında elde ettiği para ile ödeyecek? Milli üretimimiz olan VERGİ ile. Ülkemiz vergi üretiminde dünya birincisi. Tüketen, ithalat ağırlıklı mal temini eden, samanı, tohumu bil dışarıdan alan kısır bir ülkenin ekonomisi bir de kur farkıyla eziliyorsa tek çıkış ÜRETİMDİR. Asgari ücrete istediğin kadar zam yap. Sadece halkın sesini kesersin. Sonra dün olduğu gibi 30 yıl sonra biri çıkar, “Tuvalet 1 milyon liraydı, 1 lira yaptık” der. Yani altı sıfırlı rakamlara ulaşmak hayal değil bu gidişle… ZAM’mınız bol olsun, alın sağlıcakla…

KARASU’NUN DEĞERLERİ

Gelelim ikinci DEĞER’li konumuza. Yine niceliğe değil niteliğe bakılması gereken değerler konusu. Muzaffer Tatlı ağabeyimizin yıllardır hayalini kurduğu organizasyon gerçekleşti. Emeği geçen herkese, tepeden tırnağa teşekkürler. Belirlenen 24 değerli isim Karasu’ya davet edildi. Afişler basıldı, tabelalar asıldı. Herkes kendine göre değer verdiği tanınmış isimleri görmenin hayalini kurdu.

Genç olanlar, popüler isimleri görmek ve fotoğraf çektirmek için bekledi; yaşını almış kişiler de akademik kariyeri olan isimleri bekledi. Katılım ise beklenenden az oldu. Dediğim gibi herkes, kendi değerlisini aradı, göremeyince döndü gitti. Bu organizasyonda da katılım sayısı değil, katılanların niteliği değer kattı programa. Sayı fazla olsa değeri elbette kişiye göre artacaktı. Ama her biri nitelik olarak oldukça değerli isimlerdi. Ve onları bir daha bir arada görme şansımız belki de olmayacak. Lise, üniversite mezuniyeti, askerlik gibi düşünün. Bir daha aynı kadroyu toplamak imkansız.

Program öncesi elbette eleştiriler de oldu. “Değerlerimiz bu kadar değil” diyenler, “Bu isimler niye yok?” diyenler… Herkes de haklı. Ama acele etmeyelim. Daha ilk programdı. Bu isimler elbette arttırılabilir ve eminim ki arttırılacaktır da. Ama ilk programda 100 kişiyi toplamak ve 5’er dakikadan 500 dakika, ıvır zıvırıyla beraber 10-12 saat kimseyi bulvarda tutamazsın. Bunu da düşünün. Yoksa elbette değerlerimizin sayısı belki de 100’den fazla. Hepsine de bu ilçe ve bu ülke minnettar…

NİCE 200’LERE…

Karasu Haberleri İnternet Medyası olarak yayın ortağımız Öncü Karasu Gazetesi, 200.sayısına ulaştı. Bir parçası olduğumuz gazetemizi 200 haftadır okuyan, destek veren herkese teşekkürler. Yayın hayatının 3.haftasında çalışmaya başladığımız ve pandemi öncesinde de yayın ortaklığımızı kurduğumuz gazetenin imtiyaz sahibi Ayşenur Elmacı’ya da yayın hayatında başarılarının artarak devam etmesini bir kez daha huzurlarınızda diliyorum. Nice 200.sayılara Öncü Karasu Gazetesi, teşekkürler Karasu…