Deprem haritaları çiziyor, biz üzerinde uyuyoruz

Ayşenur Elmacı'nın "Deprem haritaları çiziyor, biz üzerinde uyuyoruz" başlıklı köşe yazısı

İsviçre Zürih Sismoloji Gözlemevi’nin hazırladığı kapsamlı “Sismik Tehlike Haritası” yayımlandı. Bilim insanlarının jeolojik verileri, tektonik hareketleri ve geçmiş depremleri harmanlayarak oluşturduğu yeni model, Avrupa’nın en riskli ülkelerini bir kez daha gözler önüne serdi. Listenin başında Türkiye var. Üstelik öyle belirsiz bir uyarı da değil: Sakarya, İstanbul, Kocaeli ve İzmir gibi kritik iller yüksek tehlike bölgesi olarak açıkça işaret ediliyor.

Bizim için yeni bir bilgi mi? Hayır.

Sakarya’nın riskli olduğunu zaten biliyoruz. Yıllardır biliyoruz. Her büyük depremde acıyla hatırlıyoruz. Peki, biz ne yapıyoruz? İşte kritik soru tam da bu.

Bugün bir deprem olsa, nereye toplanacağımızı bilen kaç kişi var? Mahallesinde toplanma alanının nerede olduğunu gerçekten bilen kaç vatandaş? Kaçımızın acil durum çantası hazır? Kaçımız bilinçli?

Gerçekçi olalım: Deprem hazırlığı konusunda koskocaman bir boşluk var. Laf çok, icraat yok.

Bir dönem bazı meclis üyeleri depremle ilgili projelerden söz ediyordu. Uzun uzun anlattılar, gündem oluşturdular. Sonuç? Yine sıfır. Çünkü bizde proje üretmek kolaydır; uygulamak zor. Konuşmak basittir; adım atmak zor. Raporlar, sunumlar, vaatler… Hepsi var. Eksik olan tek şey “yapmak.”

Tuhaf olan şu ki, her deprem sonrasında “Bir daha asla böyle hazırlıksız yakalanmayacağız” demeyi çok iyi biliyoruz. Ama o “bir daha” hiçbir zaman gelmiyor. Ta ki yeni bir acı kapımızı çalana kadar.

Oysa sismik haritalar, bilimsel raporlar, uzman uyarıları bir amaç için var: Hayat kurtarmak. Şehir planlamasından bina denetimine, altyapı güçlendirmeden halk bilgilendirmesine kadar yapılacak yüzlerce iş var. Biz ise hâlâ aynı yerde sayıyoruz. Sanki deprem ihtimali sadece haritalarda olan bir çizimmiş gibi…

Artık görmek zorundayız: Deprem bir gün olacak. Bu bir ihtimal değil, kesinlik. Asıl soru şu: O gün geldiğinde hazır olacak mıyız?

Sakarya’nın riskli olduğunu ezbere biliriz. Her depremde acıyla hatırlarız. Fakat tuhaf olan şu ki, acı geçince hafızamız da geçiyor. Sarsıntı biter, gündem değişir, öfke diner… Ve biz yine en başa döneriz.

Bugün sokakta rastladığınız yüz kişiye sorun:
Toplanma alanı nerede?
Acil çantası hazır mı?
Evinde dayanıklılık raporu var mı?
Kaçı cevap verebilir?

Gerçekçi olalım: Deprem hazırlığı konusunda koca bir boşluğumuz var.
Laf çok ama icraat? Yok.

Korkuyla değil, bilinçle hareket etmenin zamanı çoktan geldi.
Deprem haritaları çiziyor, bizse hâlâ üzerine uyuyoruz.
Uyanma zamanı artık bugün. Yarın değil. Yarın çok geç olabilir.

{ "vars": { "account": "G-YL44BW7VWJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }