2 Eylül 1938: Hatay'da Türkiye yanlısı Kemalist rejim kuruldu. Atatürk, bu gelişme üzerine hastalığı nedeniyle karnında biriken sıvının ameliyatla alınması için doktorlara talimat verdi. (Atatürk ameliyat için Hatay sorununun çözülmesini bekliyordu)
5 Eylül 1938: Atatürk'ün karnından alınacak sıvı için ameliyat tarihi 7 Eylül olarak belirlendi. Atatürk, Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak'ı çağırıp her ihtimale karşı vasiyet düzenlemek için gerekli işlemlerin yapılmasını istedi. Atatürk, vasiyetini Dolmabahçe Sarayı'nda hazırladı. Vasiyetnamede başbakanlıktan alınan, sade bir vekil konumunda bulunan ve sağlık sorunları olan İsmet İnönü'nün çocuklarının eğitimi için de yardım edilmesi öngörüldü.
7 Eylül 1938: Atatürk ameliyat oldu. Op.Dr.Mim Kemal Öke tarafından gerçekleştirilen ameliyatta Prof.Dr.Fissenger de hazır bulundu. Başarıyla geçen ameliyat ile Atatürk'ün karnında biriken sıvı alındı.
21 Eylül 1938: Atatürk'ün karnı yeniden sıvı toplandı. Ağrıları şiddetlendi. İkinci defa operasyon yapılmasını istedi. Op.Dr.Mim Kemal Öke tarafından ikinci operasyon yapıldı. Operasyonun ardından rahatsızlandı.
26 Eylül 1938: Atatürk akşam üstü rahatsızlandı. Gece hafif bir komaya girdi. Sabaha karşı kendisine geldi.
27 Eylül 1938: Atatürk, Dil Bayramı'nın 7.yıl dönümü nedeniyle radyolarda okunmak üzere mesaj hazırladı.
6 Ekim 1938: İstanbul'un kurtuluşunun 15.yıl dönümü nedeniyle gece fener alayı düzenlendi. Fener alayı, Tophane Caddesi'ni geçerek Dolmabahçe önüne geldi ve Atatürk'e tezahüratlarda bulundu. Atatürk yerinden kalkamayacak kadar rahatsızdı.
16 Ekim 1938: Son günlerde çalışmaya yeniden ağırlık veren Atatürk, ağır bir komaya girdi. Tüm günü komada geçirdi. Fransa'da bulunan Prof.Dr.Fissenger'le telefon bağlantısı kurulup tavsiyeleri alındı.
20 Ekim 1938: Atatürk dört günlük komadan tamamen çıktı ve kendine gelir gelmez ilk iş olarak Celal Bayar'la toplantı yaptı.
21 Ekim 1938: Dört günlük komanın ardından Atatürk geceyi ilk defa iyi geçirdi. Dr.Nihat Reşat Belger Atatürk'ü muayene ettikten sonra Hasan Rıza Soyak'a acı gerçeği söyledi: “Ancak 20 gün kadar daha yaşayabilir.”
25 Ekim 1938: Atatürk, Cumhuriyet Bayramı’nda orduya göndereceği mesajı hazırlamak için Hasan Rıza Soyak'la 3 saat çalıştı. Akşamüstü kardeşi Makbule, manevi kızları Afet İnan ve Sabiha Gökçen'i kabul etti ve onlara şöyle söyledi: "Doktorlar beni yeniden canlandırdılar"
28 Ekim 1938: Atatürk'ün, akşam Sabiha Gökçen'i kabulü ve söyledikleri: Yarın bayram, değil mi Gökçen? Bugünü halkımla, halkımın içinde kutlamak isterdim. Beni Cumhuriyet Bayramı'nda halkımdan uzak tutan bu hastalığa lanet ediyorum.
29 Ekim 1938: Tezahüratlar nedeniyle Atatürk'ün heyecanlanması, yanındakileri endişelendirdi. Sağlığı için olumsuz bir durum oluşmaması adına Kılıç Ali, tezahüratların durmasını rica etti.
1 Kasım 1938: Atatürk, sağlığı nedeniyle TBMM açılış toplantısına katılamadı. Açılış konuşmasını Atatürk adına Celal Bayar okudu. Bayar'ın okuduğu metin, Atatürk tarafından hazırlanmıştı.
2 Kasım 1938: Atatürk'ün rahatsızlıkları arttı. Karnındaki sıvı miktarı çoğaldı ve göğsü ile kalbine tazyik yapmaya başladı. Nefes darlığı baş gösterdi.
6 Kasım 1938: Manevi kızı Afet ile görüştü. Bitkin görünüyordu. Yalnız gözlerindeki canlılık hiç değişmemişti. Görüşme esnasında yataktan kalkıp doğrulmak istedi ama yardım almaksızın kalkamayacak haldeydi: -Daha iyisiniz değil mi? -Evet, daha iyiyim ve iyi olacağım.
7 Kasım 1938: Öğlene doğru rahatsızlandı. Tükürüğünde kan tespit edildi. Doktorlar acil olarak odaya çağrıldı. Dr.Nihat Reşat Belger'e "Daha fazla dayanamayacağım. Bu sıvı nefesime dokunuyor. Bunu çekip alın" diyerek talimat verdi.
8 Kasım 1938: Hasan Rıza Soyak odaya girdiğinde Atatürk yatağın ortasında oturmuş vaziyette gördü. Atatürk, iki elini yanlarına dayamış mütemadiyen öğürüyor ve söyleniyordu. Ara sıra da hizmetçilerin tuttukları tasa koyu kahverengi pıhtılaşmış kan çıkarıyordu.
8 Kasım 1938: Dr.Neşet Ömer yanaştı. "Dilinizi çıkarır mısınız efendim" diye sordu. Atatürk dilini ancak yarısına kadar çıkarabildi. Dr.Neşet Ömer yeniden sorduysa da fayda vermedi. Anlamıyordu. Atatürk bir süre sonra başını sağa çevirdi, dikkatle baktı ve "aleyküm selam" dedi. Kısa süre sonra gözleri kapandı ve komaya girdi.
9 Kasım 1938: Artık tıbbın yapabileceği bir şey kalmamıştı. Saat 20:00 gibi resmi tebliğ hazırlanırken Dr.Akil Muhtar Özden, Atatürk'ün başucunda onun ölüm döşeğinin kara kalem resmini çiziyordu.
10 Kasım 1938 saat 09:05: Birdenbire gözleri açıldı ve sert bir hareketle başını sağa çevirdi. Büyük adam, birkaç saniye sonra insanlık tarihindeki ölümsüz hayatına göçmüş bulunuyordu.