Hırs = azim ne oluyor?

Ayşenur Elmacı'nın "Hırs = azim ne oluyor?" başlıklı köşe yazısı

Bu ara aklımda sadece bu ikili var. Hırs ve azim... Bunlar ne işe yarar, aralarındaki farklar nelerdir? diye düşünüp duruyorum. Ben hırsa maruz kaldığımda veya hırsı gözlemledikçe hırpalandığımı fark ediyorum.

TDK şöyle tanımlamış bu ikisini;

Hırs

1- Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku

2- Öfke, kızgınlık

Azim

Bir işteki engelleri yenme kararlılığı

Duraksadım.

Hırs tanımında öfke ve kızgınlık var. Tatminsizlik, bazen bir şeyi bırakamama, kabullenememe filan beni yoran, üzen, bir şeyleri anlamamı zorlaştıran şeyler.

Hırs, elde etmeye çalışılan şey için başkalarına zarar verebilmek, azim ise başkalarına zarar vermeyi aklından bile geçirmemektir. Hırs istektir, azim ise gayrettir.

Hırsın gözü kördür. Azim ise hep gördüğü halde, gerektiğinde görmemezlikten gelebilen, çatlamayan sabır taşı.

“Biri olmadan öbürü olmaz, ikisinden de azıcık olması lazım ki başarı olsun”

Hayatta hepimizin varmak istediği hedefleri, amaçları, hayalleri, kendine koyduğu birtakım başarı, mutluluk kriterleri var.

Bunların gerçekleşmesi hiç kolay değil. Gerçekleşmediğini görmek ve kabullenmek de kolay değil. Bazen olmadı mı olmuyor işte.

Hayalin, amacın, hedefin için neleri göze alabilecek olduğun, neleri görmezden gelip nelerden vazgeçebilecek olduğun hep çok kişisel tercihler. Kimseyi tercihlerinden dolayı yargılamak asla haddime değil.

Ben kendi adıma azim denen duyguyla çok daha iyi hissediyorum.

Hırs bana hiçbir zaman iyi gelmedi. Beni bir yere getirmedi hırslarım. Beni benden götürdü orası kesin.

Kendi bahçemi yeşertmek en büyük amacım. Başkasının bahçesine bakıp “benimki onunkinden daha iyi olmalı” değil hayat amacım.

Kendininkini değil de başkasının hayatını yaşamaya çalışarak hırslarla yanan kalplere, ellerindeki güzellikleri fark edip azimle onları kaybetmemek için emek vermelerini ve şükredebilmelerini hatırlatmak, dilemek istedim.

Şükredebilecek bir şeyinin olduğunu düşünmek, farkında olmak öyle büyük mutluluk ki! Hırs, bir sandalın yelkenini şişiren rüzgara benzer... Fazlası gemiyi batırır... Azı da gemiyi olduğu yerde tutar... (Voltaire)