İslam, sadece belirli ritüellerden ibaret bir inanç sistemi değildir; bilakis, tüm yaşamı kuşatan, ahlaki değerleri ve erdemli davranışları temel alan bir yaşam biçimidir. Bu yaşam biçiminin kalbinde ise "iyilik" kavramı yer alır. Kur'an-ı Kerim'de Bakara Suresi'nin 177.ayeti, iyiliğin salt yönümüzü doğuya ya da batıya çevirmek olmadığını, asıl iyiliğin Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere iman etmekle birlikte, sahip olduğumuz imkanları sevdiklerimizle, ihtiyaç sahipleriyle paylaşmak, sorumluluklarımızı yerine getirmek ve zorluklara sabretmek olduğunu açıkça ifade eder.
Değerli kardeşlerim, iyilik kavramı Kur'an'da ve Peygamber Efendimizin sözlerinde o kadar çok geçiyor ki, ne kadar önemli olduğunu bu zor günlerde daha da iyi anlıyoruz, eksikliğini hissediyoruz.
Bu iki kaynağa baktığımızda, iyiliği temelde üç başlık altında inceleyebiliriz:
1. Allah'a karşı iyilik
İslam'da iyiliğin en derin boyutu, Allah'a karşı olanıdır. Buna "ihsan" denir. İhsan, ibadetlerimizi en güzel şekilde yapmak, her an Allah'ın bizi gördüğü bilinciyle hareket etmek anlamına gelir. Tıpkı Peygamber Efendimiz'in (sav) Cebrail Aleyhisselam'ın sorusuna verdiği cevapta olduğu gibi: "Allah'ı görüyormuş gibi ibadet etmendir. Sen O'nu görmesen de O seni görmektedir." Bu bilinç, tüm eylemlerimize yön verir ve bizi daha dürüst, daha adil ve daha merhametli olmaya teşvik eder.
2. Diğer insanlara karşı iyilik
İyiliğin bir diğer önemli yönü, insanlara karşı olan sorumluluklarımızdır. Başkalarına yardım etmek, onların dertleriyle ilgilenmek, adil davranmak, güzel sözler söylemek, hataları affetmek ve sadaka vermek, bu kapsamda değerlendirilir. Maide Suresi'nin 2.ayetinde emredildiği üzere, iyilik ve takva konusunda yardımlaşmak, toplumsal bağları güçlendirir ve huzurlu bir yaşamın temelini oluşturur. Ne yazık ki günümüzde bazı insanlar kötü işlerde yardımlaşmaktan çekinmezken, biz Müslümanlar olarak dayanışmamızı her zaman iyilik üzerine kurmalıyız.
3. İnsanın kendisine yaptığı iyilik
İyilik sadece başkalarına değil, kendimize karşı da bir sorumluluğumuzdur. Şems Suresi'nde nefsi temizlemenin, kötü alışkanlıklardan uzak durmanın ve güzel ahlakla donatmanın kurtuluşa götüreceği belirtilir. Aynı zamanda bedenimiz de bize Allah'ın bir emanetidir. Onu korumak, sağlıklı yaşamak ve zararlı alışkanlıklardan kaçınmak da kendimize yapacağımız en büyük iyiliklerdendir. Peygamber Efendimiz'in (sav) "Senin bedeninin de senin üzerinde hakkı vardır" hadisi, bu dengeyi korumanın önemini vurgular.
İyiliğin Kur'an ve sünnetteki yansımaları ve mükafatı
Kur'an-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz'in (sav) sünneti, iyiliğin nasıl yapılması gerektiğini ve karşılığında ne gibi güzelliklerin vaat edildiğini bizlere detaylı bir şekilde anlatır. Hz. Musa'nın kıssası, karşılıksız yapılan bir iyiliğin ve samimi bir duanın, umulmadık kapıları nasıl açabileceğini gösterir. Bakara Suresi'nin 261.ayeti, Allah rızası için yapılan harcamaların kat kat mükafatlandırılacağını müjdelerken, Fussilet Suresi'nin 34.ayeti ise kötülüğe iyilikle karşılık vermenin düşmanlıkları dostluğa çevirebileceğinin altını çizer.
Peygamber Efendimiz'in (sav) hayatı, iyiliğin en güzel örnekleriyle doludur. O, kendisine kötülük edenleri bile affetmiş, düşmanlarına iyilikle karşılık vererek pek çok kalbi kazanmıştır.
Bugün, dünyamızın çeşitli zorluklarla karşı karşıya olduğu bir dönemde, iyiliğe olan ihtiyacımız her zamankinden daha fazladır. Unutmayalım ki, en karanlık anları bile bir iyilik kıvılcımı aydınlatabilir. Gerçek değişim, içten bir tebessümde, uzatılan bir yardım elinde ve paylaşılan bir lokmada başlar. Zulme karşı durmak, mazlumun yanında yer almak ve adaleti savunmak, sadece bir duruş değil, aynı zamanda bir ibadettir. İyiliğin bu dünyada egemen olması için hep birlikte çabalamalıyız.