Nasıl inanalım?

Remzi Akbaş'ın "Nasıl inanalım?" başlıklı köşe yazısı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimlerin öncesinde "24'ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz" demişti.

Seçimlerin AKP lehine sonuçlanması ve Erdoğan'ın yeniden Cumhurbaşkanı olmasından sonra da faiz artışları devam ettirildi.

Henüz sözün mürekkebi kurumadan yüzde 17,75 olan politika faizi Murat Çetinkaya başkanlığında seçim sonrasında da devam ettirilerek

2018 yılını yüzde 24 ile kapattı.

Laf dinlemediği için görevden alınan Çetinkaya'nın yerine gelen Murat Uysal döneminde de faiz artışları sürdürüldü.

Hiç kimse özellikle AKP içinden "Yahu hani faizlerle şunla bunla uğraşılacaktı?" demedi, diyemedi.

Muhalefet ne kadar üstüne gitse de Atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmişti.

6 Temmuz 2019’da yine sürpriz şekilde Murat Çetinkaya’nın görevden alınmasının ardından Merkez Bankası’nın başına geçen Murat Uysal’ın bu kurumdaki görevi, 16 ay sürdü. Yüzde 24'den aldığı faizi hükümetin politikasına uygun şekilde yüzde 8,25'e kadar düşürdü ama yine yaranamadı.

Naci Ağbal döneminde ise yüzde 19'a kadar yükseltilen politika faizi, Ağbal sonrası göreve getirilen Şahap Kavcığlu döneminde 1 puanlık indirim yapılarak yüzde 18'e çekildi. Onun döneminde de bir istikrar sağlanamadı. Yüksek faiz yüksek enflasyon devam etti.

8 Haziran 2023'de ABD'den (yerli ithal) göreve getirilen Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan 8 ay gibi kısa bir süre kaldığı görevinde 3 toplantıda faizleri yüzde 25'e çekti. Buna rağmen piyasanın nabzının düzelmesi bir yana daha da arttı. Ve sonunda 2 Şubat 2024'te istifa etti veya ettirildi.

Erkan'ın yerine Dr.Fatih Karahan atandı.

Karahan, göreve geldiğinde faiz artışları devam ettirildi ve 21 Mart 2024'teki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faizleri 500 baz puan (5 puan) artırarak yüzde 50 ile AKP iktidarında en yüksek seviyeye yükseltildi.

Aradan 6 yıl geçmiş ancak faizlerde bir iyileşme bir uğraş yapılmamıştı.

Ve bu oran sonraki 9 toplantıda sabit bırakıldı.

Nihayetinde 2024 Aralık ayı toplantısında 250 baz puanla başlayan ve sonraki 3 toplantıda (şubat pas geçildi) yine 250'şer baz puan indirimle MB Politika Faizi yüzde 42,5'a çekildi.

İndirim serisinin devamı beklenirken yine şaşırtan bir kararla (aslında biraz da zorunluluktan) 19 mart Ekrem İmamoğlu operasyonu sonrası döviz satışına müdahaleyi önlemek için faizler 350 baz puan (3,5 puan) artışla yeniden yüzde 46'ya çekildi.

Dikkat edilirse laf dinlemedikleri için görevden alınan MB başkanlarını saymıyorum. Ama ondan sonrakilerde de bir türlü istikrar sağlanamadı.

Ortamın gerilmesi siyasi tutuklamalar, gösteri ve yürüyüş eylemleri yerli ve yabancı sermayeyi ürkütmüş döviz talebi artmıştı.

12 Mayıs Pazartesi günü "Kabine Toplantısı" sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünyanın ve bölgemizin içinden geçtiği sancılı süreç sizleri asla tedirgin etmesin, asla endişelendirmesin. Bilhassa iş çevrelerimiz, yatırımcılarımız kesinlikle kaygıya kapılmasın" şeklinde moral vermeye çalışsa da hem borsa hem de tahvil satışları devam etti. Merkez Bankası rezervleri 55 milyar dolar civarında eritildi.

Şimdi sormak lazım:

24 Haziran 2018'de "Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi"ne geçiş öncesinde "Bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz" denilmişti ya... Geldiğimiz 7 yıllık süreçte her birinin dört yıllık süre için ataması yapılan 6 Merkez Bankası (MB) Başkanı görev süresi tamamlanmadan değişiyor. Buna rağmen Politika Faizi yüzde 42,5 seviyesinde, yıllık enflasyon da yüzde 37,86'da bulunurken...

Hadi söyleyin bana, bundan sonraki retorik söylemlere nasıl inanalım?