Selman Yümnü'nün "Dikenli tel" başlıklı köşe yazısı

Türkiye’nin 7 Ekim’den bu yana Gazze’de soykırım yapan İsrail’e ihracatı sürdürmesi tepki çekmeye devam ederken, Tel Aviv’e dikenli tel de satıldığı ortaya çıktı. Türkiye İstatistik Kurumu Dış Ticaret İstatistiklerine göre; Türkiye, savaşın başladığı Ekim 2023’te Ocak 2024’te toplam 8 milyon liraya dikenli tel sattı. Satılan tellerin Mescid-i Aksa’yı Filistinlilere kapatmak için kullandığı biliniyor.

Türkiye’nin 7 Ekim’den bu yana 31 binden fazla sivili katlederek Gazze’de soykırım yapan İsrail’e ihracatı sürdürmesi tepki çekmeye devam ediyor. Muhalefet liderleri bir yandan soykırım devam ederken bir yandan gemilerle İsrail’le ticaretin yapılmasını utanç verici olarak niteliyor. “Bu utancın sonlanması için gemilerle ticaret dursun” çağrısı yapıyor.

Toprak büyüklüğü olarak bakıldığında Gazze 45 kilometre karelik bir alan. Yani 45 kilometre karelik Karasu’nun sadece onda biri kadar. Bu kadar dar bir şeride sıkıştırılmış bu şehirde yaklaşık olarak 2 milyon 300 bin kişi yaşam mücadelesi veriyor. Bu da ilçemiz nüfusumuzla karşılaştırdığımızda yaklaşık 25 katı kalabalık ve yıkık bir şehir.

Bireysel olarak bizler BOYKOT için alışverişlerimize dikkat ediyor olsak bile ulusal anlamda ticaretin hız kesmeden devam ediyor olması Ramazan ayında biz inananları rahatsız ediyor. Bu dikenli telleri satan firma ister özel olsun ister kamu olsun, bu dikenleri tellerin taşınması için limanını kullandıran işletme, bu ticaret bağlantısını sağlayan şirket bu akan kandan sorumludur insanlık vicdanında hükümlüdür.

Eli kalem tutan bu ihaneti yazsın. Hitabeti güçlü olanlar bu ihaneti herkese anlatsın. Herkes bir şey yapsın ama sakın sessiz kalmasın. Çünkü sessizlik öldürüyor. İnsanlığın 21.YY için en büyük imtihanı Gazze meselesi olarak tarihe geçmiştir. Avrupa’nın nasıl iki yüzlü olduğunu, Arapların sadece Türklere değil kendi soydaşlarını da ihanet edebilecek kadar satılmış olduğunu gördük.

Dünya tam ortadan ikiye ayrılmış durumda. Bir tarafta elinden gelen her şeyi yapmaya çalışan, dua eden duyurmaya çalışan, boykot edenler ve oradaki caniliği duyurmaya çalışanlar. Diğer tarafta da inadına o meşhur kahveden bile kendini alıkoyamayan, iftar sofralarında Coca-Cola eksik etmeyen tatlı su inananları. Bir tarafta Avrupa’nın meydanlarda Filistin’e olan desteklerini gösteren insanlar, diğer tarafta ise İsrail askerlerinin lojistik ihtiyacını karşılayan, taze sebze meyvesini gönderen, uçaklarının yakıtını rafine eden, mermi yapımında kullanılan çeliği gönderen ve işgal altındaki şehirlerin etrafını satmak için dikenli tel gönderen Türk firmaları.

Şimdi her Ramazan ortaya çıkıp insanlara din pazarlayan şarlatanlara sormak istiyorum.

Bu ticaretlerle ile kazanılan para helal mi?

Bu paraların zekatı verilmiş olsa para aklanmış olur mu?

Alkollü içecek üreten, taşıyan, satan ve servis edenlere ‘lanet’ edildiğini açıklayan(!) kurum bu ticaretlerden dolayı akan kandan, şehit edilen çocuklardan, açlığa mahkum edilen milyonlardan dolayı bu ticaret yapan, limanını kullanan ve yükü taşıyana ve buna müsaade edene de lanetlenmiş diyebilecek mi?

İftar için aşevinden aldığı bir kap yemeği dökülen çocuğun orucu ile biz tatlı su Müslümanlarının oruçtan kazanacağı sevap aynı mı?

Gazze’de her gün çocuklar ölürken iftar sofralarında boykot ürünü bulundurmak helal mi?