Selman Yümnü'nün "Restoran ve kafelerde boykot" başlıklı köşe yazısı

Geçtiğimiz hafta sonu sosyal medya üzerinden örgütlenen bazı tüketiciler bazı restoran ve kafelerde uygulanan fahiş fiyatları protesto için 20-21 Nisan tarihleri arasında bu mekanlara gitmeyerek boykot edilmesine yönelik bir çalışma yaptılar. Boykot kararı çok ses getirecek şekilde talep görmediğini biliyoruz. Tüketiciler haklımı haklı ya mekan sahipleri tarafından nasıl görünüyor olay biraz da ona bakalım.

Bir işletmeci olarak gittiğim bazı mekanlarda ödediğim ücretlere bende şaşırıyorum. Tabii ki fahiş fiyat uygulayan mekan yok diyemeyiz elbette var. Sayıları çok fazla olmayan bu mekanlar genelde şehrin en dolu mekanlar olması da gerçekten garip geliyor bana.

Aslında dışarıda yeme içme fiyatları birçok mekanda gıda enflasyonunu altında artış göstermiş durumda. Asıl sıkıntının kaynağı her bir bireyin ücret artışının reel anlamda enflasyon oranının altında kalmasından kaynaklı oluyor.

Son 3 yıllık süreçte yaşanılanlar gerçekten inanılmazdı. Bir işletmecinin istemediği her şey üç yılda gerçekleşmiş oldu. Mesela pandemi zamanı 15 aylık süre içerisinde 12 ay kapalı kaldı mekanlar. Okullar, pazar yerleri, bankalar, devlet daireleri gibi yerde bulamayan covid lokantada yemek yerken bulaşacak korkusu ile kapatıldı. İnsanlar korunurken işletmeler ölüme terk edildi.

Mesela enflasyonla mücadele kapsamında gıdada uygulanan yüzde 1 KDV oranı marketlerde fiyatları aşağıya çekmedi ama restoran ve kafeler yüzde 1 KDV oranı ile aldığı ürünü yüzde 10 KDV ile satmak zorunda bırakılarak gelirinin yüzde 9’una el konulmuş oldu.

300 metre kare bir yerin günlük ısıtma maliyeti 200-300 liralardan 1500-200 liralara çıkması, günlük elektrik tüketim maliyetinin 100-150 liralardan 750-1000 liralara çıkması, 5 litre yağın 25-30 liralardan 200-250 liralara çıkması, kiraların 3-5 kat artması ve bunun gibi sorunların göz ardı edilerek mekanları protesto etmek çok mantıklı gelmiyor.

İşin özü tüketicilerin alım gücünü düşüren mekanizma bizler değiliz. Faiz sebep enflasyon sonuç hikayesi ile başlayan bu süreç kur korumalı mevduat uygulaması ile zirve yaparken ekonomiyi restoran sahipleri yönetmiyordu.

Birde bir hastalık haline gelmiş bir durumdan bahsetmek istiyorum. Başkasının ne kazandığını hesaplamak gibi. Orta ölçekli bir mekan için yatırım maliyeti yaklaşık olarak 5 milyon lira. İnsanlar yatırım yaparak istihdam sağlayarak bir gelir elde etmek için emek harcıyorlar bir de suya sabuna dokunmadan vergi ödemeden 5 milyon lirayı bankaya atarak yıllık yarısı kadar gelir elde ediyorlar. Birisi hesap yapmış kafasına göre günlük 80 kahve satsan yanına pasta satsan falan filan aylık 500 bin lira kazanırsın. Madem bu işler bu kadar kolay ve yüksek kazançlı açın birer restoran satın hayalinizdeki fiyatlarla bakalım kaç ay içinde iflas ediyorsunuz.

Evet fahiş fiyat uygulayan mekanlar tabii ki var ama en çok da bu mekanların dolu olması asıl araştırılması gereken konu. Bir kahvenin 170 lira olması fahiş fiyattır. Bir kumpirin 350-400 lira olması, bir nargilenin 1000 liraya satılması da fahiştir ama fiyatların bu seviyelerde olmasının tek sebebi mekan işletmecileri değildir.

Son cümle olarak şunu söylemek istiyorum enflasyon ile mücadelede birçok mekan işletmecisinin gösterdiği hassasiyeti ekonomiyi yönetenler de gösterebilse idi bu durumları yaşamıyor olurduk.