Remzi Akbaş'ın "Adab-ı Muaşeret" başlıklı köşe yazısı

En çok bakan değiştiren kurumların başında gelen Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) yine bir ilke imza attı.

Her gelen bakan da müfredata yeni değişiklikler ekliyor. Dolayısıyla Milli Eğitim’in devlet politikası devamlılığı ne yazık ki istikrarlı olmuyor. Açıkça ifade edersek "yap -boz" tahtasına dönüşmüş görüntüsü veriyor.

Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın onayından geçen Ortaöğretim Genel Müdürlüğü'nce hazırlanan "Adab-ı Muaşeret" dersi ile Temel Eğitim Genel Müdürlüğü'nce hazırlanan "Görgü kuralları ve nezaket" dersinin müfredatı ortaokullarda tüm kademelerde seçmeli olarak okutulacak.

İlk yarıyıl döneminde "seçmeli dersler" belirlendiği için bakalım ikinci sömestr döneminde uygulanır mı? Olmazsa önümüzdeki dönemde uygulanacak.

Kavram kimilerine yabancı gelebilir.

Arapça'dan gelen "Adab-ı Muaşeret" kavramı kısaca:

"Bir toplulukta uyulması gereken ve insanlar arasındaki davranışları düzenleyen nezaket, saygı ve görgü kurallarıdır."

Aslında 1960'lı yıllarda ortaokul seviyelerinde ders olarak veriliyordu.

Daha sonra Yurttaşlık Bilgisi ve Din Bilgisi kitaplarında da bu bilgilere yer verildi.

İşte o günlerde tavsiye olarak yer verilen görgü kurallarından bazıları:

1. Başkasının kusuru ile dalga geçilmez.

2. Pazarlık yapılırken mal kötülenmez.

3. Telefon eden kişi önce kendisini tanıtır.

4. Kusurlar yüze karşı açık açık söylenmez.

5. Alay ve kötüleme ima ile bile yapılmaz.

6. Yerlere tükürülmez ve çevre kirletilmez.

7. Bencillik ancak çocuklarda ayıplanmaz.

8. Aksırırken, öksürürken el veya mendille ağız kapatılır.

9. Toplu yerlerde yüksek sesle konuşulmaz.

10. Başkasının yanında ayakları uzatarak oturulmaz.

11. Başkasının lafı kesilmez, devamlı da konuşulmaz.

"Adab-ı Muaşeret" dersi ile öğrencilerin adabımuaşerete uygun konuşmaları, giyinmeleri ve davranmalarının hedeflendiği derslerde kazanımlar için gerekli becerilerin geliştirilmesinde etkinliklerle zenginleştirilmiş, ilgi çekici araştırma ve uygulamaya yönelik bir öğrenme süreci planlanıyor.

Program ile milli ve manevi değerlerini özümseyerek tutum ve davranışlarını bu istikamette şekillendiren; insanlar arasında karşılıklı sevgi, saygı ve toplumsal huzurun sağlanması amacıyla insan ilişkilerini düzenleyen kuralları hayatına uygulayan bireyler yetiştirmek amaçlanıyor.

Liselerdeki dersin müfredatı, 7 üniteden oluşuyor. "Kültürden kavrama Adab-ı Muaşeret" adını taşıyan ilk ünite ile öğrencilerin "edep, görgü, terbiye, medenilik, sabır, zarafet ve nezaket" kavramlarını ve farklı kültürlerden adabımuaşeret ile ilgili örnekleri tanımaları hedefleniyor.

Müfredatın içinde İslami örf ve adetler de yer alıyor.

"Ailede Adab-ı Muaşeret" ünitesinde aile içi ilişkilerde sevgi ve saygının önemi, mahremiyet, Kur'an-ı Kerim ve sünnette anne babaya hürmet, akrabalık ilişkilerinde adabımuaşeret, sevinç ve üzüntüde aile bireyleriyle bir araya gelme gibi konular ve "sılayırahim" (anne, baba ve akrabayı ziyaret etme) kavramının önemi üzerinde durulacak.

"İletişimde, teknoloji ve sosyal medya kullanımında Adab-ı Muaşeret" adlı beşinci ünitede kişiler arası adabımuaşeretin yanı sıra teknoloji ve sosyal medya kullanımında adabımuaşeret anlatılıyor.

"İş ve meslek hayatında Adab-ı Muaşeret" adlı son ünitede ise giyim kuşama özen gösterme, görüşmeye zamanında gelme, el sıkma, göz kontağı kurma ve beden diline önem verme gibi davranışların önemi üzerinde durulmuş.

Adab-ı Muaşeret müfredat programını toplumun birbirlerini anlama, saygı ve sevgi yönünde davranış ilişkileri yönünde çok olumlu bir müfredat olduğunu kabul edebiliriz.

Ancak;

MEB böyle bir çalışmayı eğitim öğretimin ortasında getirmeyi kafa yorarken 2016 yılından bu yana kış saati uygulanmıyor, saatler geri alınmıyor. Öğrencilerin sabahın karanlığında uykulu vaziyette okula gitmelerine neden çözüm getirilmiyor?

Özetle:

Derslerde öğrencilerin farklı kültürlerde görgü kuralları ve nezaketin önemini kavramaları, çevreye karşı duyarlı olmaları ve dijital ortamlarda görgü kuralları ve nezaketin önemini fark etmeleri hedeflense de bunun günümüz "dijital" çağında çok da mümkün olacağını düşünmüyorum.

Her şeyden önce ülkemizin yönetimine doğrudan etkisi bulunan TBMM'nde bulunan milletvekillerinin, parti genel başkanlarının karşılıklı yaptıkları nefret, şiddet ve küfürlü tartışmalardan vazgeçmiş olması gerekiyor.

"Adab-ı Muaşeret" dersinin öncelikle meclisten başlatılmasının ülkemiz toplumsal davranışlarına daha verimli olacağını düşünüyorum.

Öyle değil mi?