Tugay Bilgen'in "Sörfçünün yolu" başlıklı köşe yazısı

Değerli okur, bu hafta da geçtiğimiz haftalarda yaptığımız gibi iç dünyamızda rehberlik etmesi amacıyla dışarıdaki dünyayı gözlemlemeye, hepimiz için aşikar bu gerçeklerden dersler çıkarmaya devam ediyoruz. İç dünyamızda bizi bir yolculuğa çıkardığı için bu konuları "yollar" olarak nitelendiriyorum. Hazırsanız sörfçünün yolunu incelemeye başlayalım ve hayatımızdaki belirsizliklerle baş etmenin inceliklerini kavrayalım.

Sörfçü hangi dalganın ne zaman geleceğini bilmez, bilmeye dair çabası da yoktur oysa. O farkında olmadan dış dünya ile ilişki kurmasını sağlayan akıllıca bir yol bulmuştur... Peki bunu nasıl yapar?

Küçük bir dalga gördüğünde bunun birkaç saniye sonra nasıl bir dalga olacağı hakkında bir tahminde bulunur… Tahminleri deneyimle güçlenir, her yeni tahmin gerçeğe daha yakın hale gelmeye başlar. Sörfçü kendini ve limitlerini daima bilir. Bu en önemli kısımlardan biridir aslında, unutma değerli okur. "Limitlerini bilmek limitlerini aşmadan sınırda yürüme şansını verir ve sınırda yürümek sınırları genişletmenin tek yoludur."

Önce küçük olacağını tahmin ettiği dalgalarla başlar sörfçü, gün geçtikçe daha büyük dalgalarla dans etmeyi öğrenir…

Sörfçü dalgasını seçtikten sonra dalgayı kontrol etmek gibi bir uğraşa girmez, bunun beyhude bir uğraş olacağını bilir. Dalgaya bir kez bindimi kontrol edilecek tek şey kendisi olmuştur artık ve sörfçünün tüm dikkati kendini kontrol etmeyi öğrenme üzerinedir. Kendini kontrol etmek sadece katı bir kalıba sıkışmak ve oradan çıkmamak değildir, kendini kontrol etmek “Tutmayı bildiği gibi bırakmayı de bilmektir, katı olmayı bilmek gibi esnek olmayı da bilmektir” ve en önemlisi hangisini seçeceğinin kişinin kendi iradesine kalmış olmasıdır…