Vücudumuzun temel enerji kaynağı karbonhidratlardır. Karbonhidratların vücutta kullanılabilmesi için emilmesi gerekir ve emilim için de glukoza dönüşmesi gerekmektedir. Hücrelerin bu glukozu kullanabilmesi için insülin hormonuna ihtiyaç vardır. İnsülin, pankreas organından salgılanır. Pankreastan salgılanan insülinin aktivitesinde veya salgılanmasında ya da her ikisinde bir sorun oluşursa kanda glukoz birikir. Bu olayın gerçekleşmesi diyabet yani şeker yüksekliği olarak adlandırılır. Tip 1 diyabette pankreasın beta hücrelerindeki hasardan dolayı vücutta insülin eksikliği vardır. Genellikle doğuştan itibaren oluşur ve insülin tedavisi zorunludur. Tip 2 diyabet; insülin direnci veya insülin salınımının bozukluğu sonucu oluşur. Genellikle 40 yaş sonrası ve obez bireylerde görülür.

Diyabetin kontrolü için kişiye özel belirlenen vücut ağırlığının sağlanması ve korunması gerekir. Özellikle Tip II diyabetliler için hazırlanmış iyi bir beslenme planı kan şeker seviyelerini normal düzeylerde tutmaları için önemlidir. Her birey birbirinden farklı olduğu için diyabetli bireylerin diyetleri de yaşam şekillerine göre farklılık gerektirir. Diyabetliler için bir tek diyet örneği yoktur.

Sağlıklı beslenmede olduğu gibi diyabetli bireylerde de toplam alınan günlük enerjinin %55-60’ı karbonhidratlardan sağlanmalıdır. Karbonhidrat kaynağı olarak basit şekerler değil de tam taneli tahıllar, tahıllı ekmekler, kuru baklagiller, sebzeler, meyveler, süt ve süt ürünleri tercih edilmelidir. Meyvelerden gelen şeker, saf şekere göre kan şekerini daha az yükseltir. Buna rağmen yanında proteinli ya da yağlı bir besin ile tüketilerek kan şekerini yükseltme hızı daha da azaltılabilir. Kabuğu ile yenebilen meyvelerin soyulmadan yenilmesi posa açısından iyi olur ve kan şekerinin hızlı yükselmesini engellemeye yardımcıdır. Günlük alınan enerjinin %12-15’i proteinlerden, %25-30’u yağlardan gelecek şekilde ayarlanmalıdır. Meyveler, sebzeler, tahıllar ve kuru baklagiller posadan zengin besin öğeleridir. Posa karbonhidrat emilimini yavaşlatarak kan şekerinin hızla yükselmesini engeller. Günlük alınan posa miktarı 20-30 gram olacak şekilde ayarlanmalıdır. Tuz tüketimi kısıtlanmalıdır.

Diyabette kan şekeri kontrolünde beslenme ve ilaç kullanımı kadar fiziksel aktivite de koruyucu etki göstermektedir. Özellikle vücut ağırlığı kontrolünde fiziksel aktivite önemli bir yer tutmaktadır. Fiziksel aktivite ilaçlara olan gereksinimi azaltıcı etki gösterir. Kolesterolün ve trigliseritlerin düşmesini sağlar. HDL kolesterolü (iyi kolesterol) yükseltir, LDL kolesterolü (kötü kolesterol) düşürür.

Beslenme tedavisinde besinler kadar besinlerin ne zaman alındığı da büyük önem taşır. Düzensiz besin alımları hipo veya hiperglisemiye yol açar. Besinlerin gün içerisine dağıtılmasıyla vücutta insülin üretimi daha uygun olur, dolayısıyla insüline olan ihtiyacın azalması sağlanır. Bireysel kan glukoz izlemi ile de kişilere özel ideal öğün aralığı ve miktarı belirlenir.