Büyük gezegen geçişleri ve tutulmalar kadersel olarak sürüyle sorun yaşattı hepimize ve bu etkiler devam ediyor. İnsanlar böylesi sıkıntılı zamanlarda kötü hissettiğinde hangi dinde ve kültürde olursa olsun çareyi dua etmekte buluyor. Bence çok da iyi yapıyor. Peki, dualarımız neden kabul olmuyor?

Bunun birkaç tane nedeni var ama asıl nedeni niyetimizi tam olarak bilmiyor olmak. Şimdi sırayla bunlara bakalım en önemli olanı sona saklıyorum ki sabrımız gelişsin.

Sabır demişken oradan devam edelim. Bugün dua edip yarın olmadı diye ettiğimiz dua kabul olmamış sayılmaz. Her şeyin bir vakti zamanı vardır. Zaman kavramı dünyaya ait olduğu için çoğu insan adalet olmadığını söyler. Çünkü bir haksızlık yaşamıştır ve hakkını geri ister. Ama adalet belki 50 sene sonra yerini bulacaktır, belki 1 dakika sonra bunu bizler bilemeyiz. 50 sene sonra gelen adaleti ben napayım dediğinizi duyar gibiyim. Size değil de çocuğunuza gelir belki.

Bir diğer konu istediğiniz şey bütünün hayrına değildir. Bu işten sadece siz kârlı çıkacaksanız ve geri kalan herkes zararda olacaksa o iş olmaz çünkü bizler bir bütünün parçasıyız. Dua ederken bencil davranıyorsanız, falanca benimle olsun diyorsanız mesela o kişinin kendi iradesi yok mu, o sizi istiyor mu? Bunları bir düşünmek lazım

Eğer çabuk sıkılıyorsanız, tekrar tekrar söylemeye üşeniyorsanız dua kapılarını tam açılacakken kapatmış olursunuz. Her gün belli bir zaman dilinde sürekli olarak edilmesi önemlidir.

Gelelim en önemli olan yere. Duanın kabul olması için yukarıda yazdıklarımdan çok daha önemli olan bir şey varsa o da dilimizin olumsuza adapte olmasıdır. Şimdi bu sözler hepimize tanıdık gelecektir. Biri araba alınca Allah kaza bela vermesin deriz. Bu bizim iyi niyetimizi belli etme yolumuz olsa da beynimizin bize oynadığını oyunu hesaba katmalıyız.

Dua da söylenen sözlerin her daim pozitif, olumlu olması gerekir. Zihnimiz söylenen sözü direkt olarak alıyor. Hemen bir ters yapalım birlikte. Kırmızı bir elma düşün deyince aklınıza ne geldi? Peki, kırmızı elma düşünme deyince aklınıza ne geldi. Sanıyorum her ikisinde de kırmızı elma geliyor. Demek ki ‘düşün-me’ demenin herhangi bir hükmü yok. Yani farkında olmadan ‘bana kaza bela ver me’ derken aslında ver demiş oluyoruz. Önce söz zihinde canlanıyor, sonra ete kemiğe bürünüp karşımıza çıkıyor.

Bu durumda Allah benim niyetimi biliyor mu, ne fark eder ki demeyin. Dua zaten söz demek Allah her şeyi biliyor da kul kendi niyetini bilmiyor.

Söylenmesi gereken sözler hep pozitif olmalı dedik ya, kaza bela vermesin yerine güzel günlerde kullanmak, hastalık olmasın yerine sağlık olsun demek, bizi bu dertten sıkıntıdan kurtar demek yerine huzurlu ve mutlu maddi manevi rahat edeceğim günler nasip et demek daha geçerli olacaktır.

filmde geçen güzel bir sözle bitirelim. Küçük yerleşim yerlerinde sağlık ocağı olur herkes sağlıklı olur, büyük şehirlerde hastane olur herkes hasta oluyor. O zaman olumlu bir duanızı alırım.