Faruk Aydın'ın "Adını bilen var mı? (1)" başlıklı köşe yazısı:

Bir adam 11 yaşında İsviçre'ye gitti. Lise sona kadar İsviçre’de büyüdü. Sonra Amerika'da iktisat, davranış bilimleri okudu. Daha sonra Türkiye'ye geldi ve çiftçi oldu. 

Aslında süt işiyle uğraşıyor. Ancak yemini kendi üretmesi için çiftçilik yapıyor. Öğrendiklerini, tecrübe ettiklerini diğer çiftçiler ile paylaşıyor. Çiftliğindeki süt verimi Dünya’da ilk 10 sıralaması içerisindedir. Çiftliğini incelemek için yurt dışından heyetler bile gelip gidiyor. Önceden kariyer planlarının hiçbir tarafında çiftçilik olmadığını ve sadece dünyayı değiştirmek istediğini söyler. 

Çiftçi olmasının sebebini, “Endişelerim vardı. Yaşadığımız ülke 5 yılda 7 yılda bir krize giriyor. Ben nasıl bir işe girersem hayatımı idame ettiririm ve fark yaratırım diye baktığımda ‘en verimsiz ne var?’ diye baktım.” diye açıklıyor. Söylediklerine baktığımızda ve yurt dışındaki ülkelerin onun işine, çalışmasına ilgi duyup heyet gönderdiğini gördüğümüzde, onun ülkeye hizmet ve fayda sağlamak için kaldığını görebiliyoruz. Aksi halde diğer çiftçilere destek olmazdı. Kendi işi ile meşgul olurdu. 

Bitkilerle matematik ile konuştuğunu söyler. Öyle ki işinde hep matematik vardır. İlgilendiği ürünlerin durumunu, ihtiyaçlarını matematik ve istatistik ile belirler. Böylelikle hem verim aldığını hem de israf etmediğini anlatır. Birçok rekor da kırmak istiyor. Bunlardan bir tanesi de, dünyadaki ilk net sıfır Karbon atığı ile üretim yapan hayvan çiftliği sahibi olmak. Bunu da ileride bize matematik ile göstereceğine inanıyorum. Çoğu kişinin kedi resmi, yediği yemeğin resmini paylaşmak için kullandığı internete bu adamın ismini yazdığınız zaman sizde inanırsınız. 

“Ne kadar kötü giderse gitsin, hayatınızda ne kadar şey aynı anda ters giderse gitsin, bilin ki o gün sizin büyüyeceğiniz gün, o gün sizin başarıya ulaştığınız gün olacaktır” diyen adamın adı, Sencer Solakoğlu’dur.