Faruk Aydın'ın "Seçim 2028" başlıklı köşe yazısı

Tarih Nisan 2028, seçime günler, haftalar kalmış. İnsanlar birbirini ocu bucu diyerek suçlamayı bırakmış. Sağ sol kutuplaşması kalmamış. Sokak röportajlarında cumhurbaşkanı adayları değerlendirmesi sorulduğunda, "Sanata en çok önem veren kişiye oy vereceğim.", "Teknolojinin gelişmesinde öncü olan kişiye oy vereceğim.", "Yaz festivallerini, tiyatroyu, sinemayı daha çok arttıran kişiye oy vereceğim" diye cevap veriyor halk.

Gözlerinizi kapatın ve az önce okuduklarınızı hayal edin. Ne güzel bir ortam değil mi? Kimseye bir kimlik yakıştırması yok. Kutuplaştırma yok. “O bizdendir” diyerek adam kayırma yok. Sağcı da olsa solcu da olsa adalet eşit ve terazide sarsılma yok. İnsanların geçmişlerini kurculamak yok. Özür dilemeler, istifalar gibi büyük erdemler artık çok sıradan görülüyor. “El alem ne der?” yok. Yolda geçen farklı gördüklerine dışlayış bakışları yok. Hiçbir şey yok, ancak her şey var. Çok güzel şeyler var. Mutluluktan sarhoş olan insanlar, tatilten bıkmış insanlar hayal edin.

Bunlar sonraki genç kuşakta olacak şeylerdir. Çünkü genç kuşak 80’lerden 90’lardan uzaklaşmış, “Bu parti böyle yaptı güven olmaz”, “Bunlara oy veren haindir” gibi fayda sağlamayan siyasetten yorulmuş, internetten bile olsa dünyayı küçük köy gibi gezmiş, görmüş gençler ile olacaktır. Bugünün ve o günün büyükleri, gençlerdeki bu durumu sevmeyecek, hoş görmeyecek. Ancak kendi gençliklerine baksalar, kendilerini de beğenmeyecekler. Siz hiç 5-10 yıl önce sosyal medyada paylaştığınız gönderilerinizi kontrol ettiğinizde tuhaf olup “Ben böyle mi idim?” dediniz mi? Varsın büyükler beğenmesin. Yeri gelecek biz de kendimizi beğenmeyeceğiz. Ancak mutlu olacağız. Sanat, müzik, seyahat konuşacağız. O gençlerden biri benim, biri de belki sensin.

"Sevgi şifadır. Sevgi güçtür. Sevgi değişimin sihridir." -Mevlana