Remzi Akbaş'ın "Bir Muzaffer Tatlı vardı" başlıklı köşe yazısı

Bazen birini tanırsın da ilk zamanlar mesafeli durursun sonra da huyunu, suyunu öğrendikten sonra ilişkilerin ya bozulur ya da çok daha samimileşir ve hatta bir dost halini alır ya...

İşte Muzaffer Tatlı ile böyle başladı bizim dostluğumuz...

İsterseniz öncesine gidelim:

Anımsadığım kadarıyla Karasu'da henüz basınla doğrudan ilişkili olmadan önce Karasu Haber Gazetesi'ndeki köşe yazılarıyla Muzaffer Tatlı dikkatimi çekmişti.

Şöyle ki;

Yaptığı yorumlar ve eleştiriler süzgeçten geçmemiş gibi içinden geldiği şekilde sert vuruyordu.

Kimi zaman aynı gazetenin bir başka köşe yazarı ile atışıyor onu da eleştirmekten kaçınmıyordu.

Doğrusu gazetenin imtiyaz sahibinin böyle bir tartışmaya neden izin verdiğine de şaşıyordum. Çünkü aynı gazetedeki yazarların birbirleriyle değil, toplumsal sorunların aksaklıklarına yol açanlarla tartışmaları ve eleştirmeleri daha yerinde olurdu.

Sonraki yıllarda Tatlı ile yollarımız, Karasu ve Kocaali ilçelerini kapsayan haberlerin yer aldığı yayın organı Sakarya Kuzey Gazetesi'nde kesişti. Önceleri köşe yazarlığı ve muhabir olarak yaptığım görevde kendisiyle tanışma fırsatı buldum. İçinde kimi zaman kişisel anekdotlara yer verdiği yazılarını öyle çok da takip etmiyordum. Daha sonra gazetenin Yazı İşleri Müdürü görevini üstlendiğimde ister istemez yazılarını kontrol etmeye başladım.

Muzaffer Tatlı soyadı gibi "çok tatlı, sevimli" biriydi. Ancak köşe yazılarında freni tutmayan kamyon gibiydi.

Kendisinin daha önceden yazılarını bildiğim ve gazetenin yazı ailesinin sorumluluğu üzerimde olduğu için birkaç kez uyarıda bulunmak zorunda kaldım.

Bana gülerek "Yahu müdürüm. Benim bazen frenlerim tutmuyor, yazarken kontrolü kaybediyorum. Sen yazılarımı kontrol et. Düzeltme yapılacaksa yaparsın, kesilecek cümle veya kelime varsa gereğini yaparsın" diyordu.

Aslında toplumsal konuları şiirsel türden çok akıcı bir konsepte yazıya döküyordu. Duygularını frenleyebilse iyiydi ama olmuyordu nedense...

İşte böyle biriydi Muzaffer Tatlı!

Yaşı benden büyük olduğu halde her gördüğü yerde "abi" diye hitap ederdi. Çok mütevazi bir yapısı olduğu kadar toplumsal sorunların ve siyasi konuların tartışmasız duayeniydi.

Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ve siyasi yaşamın yanısıra Mali Müşavir olarak da ayrıca başarılı bulunan insandı.

Karasu'da en büyük özlemi akil insanların, elitlerin bir arada bulunacağı bir mekanın teminini sağlamak ve böyle bir ortamda toplumsal sorunların ortak akılla çözümüne yönelik çalışmalar yapmaktı.

Bu konuda yeterli desteği bulamadı ama kendi imkanlarıyla biraz da belediyenin önderliğinde çok daha önemli bir başarıya imza attı.

Ne mi yaptı?

Bugüne kadar hiç kimsenin aklına getiremediği; Karasulu olup da başka il veya ülkelerde yaşayan çok önemli başarılar kazanmış ve önemli görevler üstlenmiş aralarında siyasetçi, sporcu, yazar, sanatçı, hakim, hekim, bürokrat ve akademisyen gibi mesleklerde araştırıp bulduğu 48 ismi "Karasu yaşayan değerleri ile buluşuyor" projesi ile yapılan bir etkinlikle ilçe halkıyla buluşturdu.

Sadece bu etkinlikle kalınmadı.

Bu değerlerin kimlik bilgilerinin yer aldığı profilleri Atatürk Bulvarı'ndaki aydınlatma direklerine monte edilerek bir şekilde onları ölümsüzleştirmiş oldu.

Ölümsüzleştirdiği değerlerin birçoğu (belki istemeyerek de olsa) onu son yolculuğunda yalnız bıraktı ama o görevini tamamlamanın mutluluğu ile dün itibariyle aramızdan sonsuzluğa yol aldı.

Kendisini ardında bıraktığı iyilikler ve hizmetlerle "Bir Muzaffer Tatlı vardı" diyerek yad edeceğiz. Yolun aydınlık, mekanın cennet olsun üstadım!